MAHKEMESİ : Kocaeli 1. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 30/12/2013NUMARASI : 2013/887-2013/1903Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair karar, davalı ve davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, kira sözleşmesinde öngörülen cezai şartın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili özetle ; Dava konusu taşınmazın 20/03/2009 tarihinde davalıya 2886 sayılı yasa hükümlerine göre bir yıl süre ile kiraya verildiğini , kira süresinin 19/03/2010 tarihinde sona ermesine rağmen davalının kantini tahliye etmediğini,kira sözleşmesinin 13.maddesinde kiracının kira sözleşmesinin bitiminde derhal taşınmazı tahliye etmek zorunda olduğunun ve 17. maddesine göre kira süresinin sona ermesine rağmen taşınmaz idareye teslim edilmezse geçen her gün için cari yıl kira bedelinin %1 i cezanın itirazsız ödeneceğinin düzenlendiğini,davalının kira süresinin sona erdiği 19/03/2010 tarihinden 15/06/2011 tarihine kadar dava konusu taşınmazı tahliye etmediğini, 453 gün için sözleşmenin 17.maddesi gereğince 693.090,00 TL.ceza bedelinin hesaplanarak davalıya 03/08/2011 tarihinde tebliğ edildiğini,davalının yapılan tebligata rağmen borcunu ödemeye yanaşmadığını belirterek kira sözleşmesinin 17.maddesi gereğince hesaplanan 693.090,00 TL.'nin 15/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde ; davacı tarafın haksız ve kötü niyetli olarak cezai şart talep ettiğini, sözleşmedeki cezai şarta ilişkin hükmün genel işlem koşulu niteliğinde olması nedeniyle geçersiz olduğunu , davacının tahliye etme imkanı varken tahliye etmeyerek zımnen kullanıma izin verdiğini belirterek davanın reddini savunmuş aksi takdirde ise fahiş olan cezai şartın indirilmesini istemiştir.1-)Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-) Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince ; taraflar arasında 20.03.2009 başlangıç tarihli bir yıl süreli kira sözleşmesi ile kantin ve kafeterya niteliğindeki taşınmazın yıllık 153000 TL bedel karşılığında 2886 sayılı yasanın 45 inci maddesine göre kiraya verildiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinin 17 inci maddesine göre kira süresinin sona ermesi durumunda taşınmaz idareye teslim edilmezse geçen her gün için cari yıl kira bedelinin %1i oranında cezanın itirazsız olarak ödeneceği kararlaştırılmıştır. Bu şart geçerli olup tarafları bağlar. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ilk defa tahliyenin istendiği ihtarname tarihine kadar kiralananın kullanımına zımnen muvafakat edildiğinden bahisle ihtarnameden önceki bu dönem yönünden ceza istenemeyeceğinin kabulünde bir yanlışlık yoktur. Ne var ki bilirkişi raporunda tahliyeye yönelik ilk tebligatın 31.12.2010 tarihinde tebliğ edildiği gözardı edilerek tebliğ tarihi 24.10.2010 tarihi olarak kabul edilmek suretiyle fazla ceza hesaplandığı görülmektedir. Tahliyeye ilişkin ilk ihtar 24.12.2010 tarihinde keşide edilip 31.12.2010 tarihinde tebliğ edilmiş ve bu ihtarda tahliye için 15 gün süre verilmiş olduğundan tebliğ tarihi olan 31.12.2010 tarihine 15 günün ilavesi suretiyle bulunacak tarihten itibaren ceza bedelinin hesaplanması gerekir. Hatalı hesaplama yapan bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verilmesi doğru olmamıştır.Öte yandan , sözleşmenin 17. maddesindeki hüküm B.K'nun 158 vd. (T.B.K'nun 179 vd.) maddelerinde düzenlenen cezai şart niteliğindedir. Cezai şart, geçerli bir borcun yerine getirilmemesi veya eksik yerine getirilmesi ya da belli bir yerde, belli bir zamanda yerine getirilmemesi durumunda, borçlunun ödemesi gereken bir edimdir. Cezai şartın ceza ve tazminat fonksiyonu olup, Borçlar Kanununda bu iki fonksiyon kaynaştırılarak bileşik sistem kabul edilmiştir. B.K. 161/son (T.B.K. 182/son) maddesi hakime fahiş gördüğü cezai şartı indirme yükümlülüğünü vermiştir. Bunun sonucu olarak aşırı görülen cezai şartın indirilmesinde tazmin ve ceza dengeli olarak korunmalıdır Ticari olmayan işlemlerde bu kuraldan dolayı borçlu ileri sürmese bile, hakim cezai şarttan indirim yapılıp yapılmayacağını doğrudan görevinden ötürü saptamalıdır. Ne var ki, hakime akdin bir şartını değiştirme yetkisini veren bu hak, hakime istisnai olarak tanınmış bir hak olduğu için hakim, bu hakkını ölçülü olarak kullanmalı, tarafların ekonomik durumu, borçlunun ödeme yeterliliği ile beraber borcunu yerine getirmemiş olması dolayısıyla sağladığı yarar, borçlunun kusur derecesi, borca aykırı davranışın ağırlığı, sözleşmeden beklenen yararın elde edilememesi ve akde aykırı davranılması yüzünden doğan zarar, cezai şartın tazmin ve ceza fonksiyonlarının dengeli olarak korunması prensiplerini göz önünde bulundurmalı ve takdir hakkını Yargıtay’ın denetimine olanak vermeye elverişli objektif esaslara dayandırmalıdır. Dava konusu olayda ise cezai şartın fahiş olup olmadığı, dolayısıyla indirilmesi gerekip gerekmediği mahkemece tartışılmamıştır. B.K. 161/son (T.B.K. 182/son) maddesi gereğince cezai şartın aşırı olup olmadığı tartışılarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken anılan hususun gözardı edilerek hüküm verilmesi de usul ve yasaya aykırıdır.Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.SONUÇ:Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 10.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.