Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13322 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10645 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İstanbul 2. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 03/06/2014NUMARASI : 2010/558-2014/921Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava,açıktan fena kullanma nedeniyle akdin feshi ve tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanun'unun 256. maddesi hükmü uyarınca “kiracı kiralananı kullanırken tam bir ihtimam dairesinde hareket ve apartman kiralanmasında bina dahilinde oturanlara karşı icabeden vazifeleri ifa ile mükelleftir. Kiracı vukubulan ihtara rağmen bu mükellefiyete daimi surette muhalefet eder yahut açıktan açığa fena kullanarak kiralanana daimi bir zarar iras eylerse kiralayan tazminat ile birlikte kira akdinin hemen feshini talep edebilir. Yargılama sırasında 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun'unun 316.maddesinde de kiracının kiralananı sözleşmeye uygun olarak özenle kullanmak ve kiralananın bulunduğu taşınmazda oturan kişiler ile komşulara gerekli saygıyı göstermekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir.Davacı vekili, dava dilekçesinde; Davalı Z.. C..'nin sahibi olduğu şirketin davacıya ait apartmanın arka teras katında kiracı olduğunu,ayrıca davalının da 01.09.2004 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile davacıya ait apartmanın ön bodrum katında kiracı olduğunu,davalı ile G.. A.. isimli kişinin 04/04/2010 tarihinde apartmanın eski sahibinden teras katın tümünü satın aldıklarını iddia ederek ön teras katında bulunan bölümü haksız olarak işgal ettiklerini, dairenin kilidini değiştirerek eşyalarını koyduklarını, davacının, kendilerine işgallerine son vermeleri konusunda uyardığını ancak bu uyarılara rağmen işgallerine son vermediklerini, bunun üzerine davacının işgal edilen ön teras kat'ta bulunan dairenin kilidini yeniden eski haline getirdiğini ve içeriye koydukları eşyaları geri almaları için şahısları ikaz ettiğini, şahısların işgallerine son vermek yerine davacıyı ve kayınbiraderi M.. B..'ı ölümle tehdit edip hakaret ettiklerini,üzerlerine yürüdüklerini, bunun üzerine şahıslar hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu belirterek tehdit ve davacıya ait ön teraskat dairenin işgali, kiralananın açıktan fena kullanılması nedeniyle akdin feshi ve tahliyeye karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili,cevap dilekçesinde, davacının,davalı ve çalıştığı şirketi tahliye etmek için 3 ayrı tahliye davası daha açtığını,davalının davacının eşinin ortağı ile satış vaadi sözleşmesi imzaladığını,ancak tapuda bu yeri davacının satın aldığının öğrenildiğini, davacının davalıdan habersiz çilingir getirerek anahtarı değiştirdiğini, amacının kirayı artırmak olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, söylenen sözlerin kavga anında karşılıklı tartışma sırasında söylendiği, ortada tehdit kastının olmadığı,davalının eşi olduğu söylenen G.. A..'nın davalının eşi olduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Davalının, dava dışı A.. S.. Ü.. P.. ile düzenlenen 01.09.2004 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi ile kiracı olduğu,davacı ve daha sonra muvafakat veren eşi S.. B..'ın yeni malik sıfatıyla iş bu davayı açtıkları hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı malik,dava konusu kiralananın bulunduğu apartmanda ikamet etmekte iken taraflar arasında tartışma yaşandığı,duruşmada dinlenilen tanık beyanlarına göre bu kavgaya davalının eşi olduğu söylenen G.. A..'nın da katıldığı,davalı ve G.. A.. tarafından davacıya hakaret ve tehdit edildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece,kavga sırasında söylenen sözler olduğu,tehdit kastı bulunmadığı ve G.. A..'nın davalının resmi eşi olmadığı gerekçeleriyle açıktan fena kullanmanın şartları gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilmiş ise de, BK'nun 256.maddesinde düzenlenen “kiracıdan beklenen komşuluk ilişkilerine uyma,kiralayan ve ailesine karşı rahatsız edici ve uygunsuz davranışlardan kaçınma” yükümlülüğünden kastedilen bu davranışların(hakaret ve tehdit) Türk Ceza Kanunu anlamında suç teşkil edip etmemesi değildir.818 Sayılı BK'nun 256. ve 6098 sayılı TBK'nun 316.maddesinde düzenlenen açıktan fena kullanma nedeniyle tahliye şartlarının gerçekleşmesi için kiracının ve onunla birlikte hareket edenlerin davranışlarının kiraya veren ya da komşular için çekilmez bir hale gelmesi yeterlidir. Bu nedenle mahkemece,açıktan fena kullanma şartlarının gerçekleştiğinin kabulü ile akdin feshi ve tahliyeye karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 02.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.