Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1294 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 17385 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Ortaklığın giderilmesiMahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı ortaklığın giderilmesi davasına dair karar, bir kısım davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, bir adet taşınmazın ortaklığının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiş, hüküm davalılardan ... tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır.Paydaşlığın(ortaklığın) giderilmesi davasını paydaşlardan (ortaklardan) biri veya bir kaçı diğer paydaşlara (ortaklara) karşı açar. HMK.nun 27.maddesi hükmü uyarınca davada bütün paydaşların (ortakların) yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birisinin ölmesi halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.Olayımıza gelince; ... Birinci Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından iş bölümü nedeniyle verilen görevsizlik kararı üzerine dosyan??n tevzi edildiği ... İkinci Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından dava dilekçesi ve duruşma gününün davalılardan ... ..., ... ve ...' nun daha önce tapudan bildirilen adreslerine tebliğe çıkarıldığı, bu kişilerin adreslerinde tanınmadıklarından bahisle tebligatların iade olunduğu, bunun üzerine mahkemece davalıların aynı adreslerine Tebligat Yasasının 35 inci maddesine göre tebliğ yapılmak suretiyle taraf teşkilinin sağlandığı anlaşılmaktadır.Tebligat kanununda 6099 sayılı Yasa ile değişikliğe gidilmiş olup 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle Tebligat Kanununun 10. maddesi'' tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir.(Ek fıkra : 11.01.2011-6099 S.K/3.mad.) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.'' hükmünü T.K.nun 21/2. maddesi (Ek fıkra : 11.01.2011-6099 S.K /5.mad) gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.'' T.K'nun 35/2. maddesi'' adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde , tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.'' hükümlerini içermektedir. Açıklanan yasa hükmüne göre, adres kayıt sisteminde adresleri tespit edilebilen taraflara Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat yapılması yerinde değildir. Bu durumda adı geçen davalılar yönünden taraf teşkilinin sağlandığı kabul edilemez. Usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliği suretiyle taraf teşkilinin sağlanması ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan satış kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir. Öte yandan kabule göre; 492 Sayılı Harçlar Yasası’nın mükerrer 138. maddesinin sonuna eklenen fıkra gereğince 31.12.2009 günlü resmi gazetede yayınlanan Harçlar Yasası’nın Genel Tebliğinin 1 sayılı tarifesinin karar ve ilam harcı bölümünde belirtildiği gibi taşınmazın satış bedeli üzerinden hüküm tarihi itibariyle (binde)%09,9 harç alınması gerekeceği göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde %0,9 harç alınmasına karar verilmesi de doğru değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 30/01/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.