MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 10/04/2014NUMARASI : 2011/401-2014/173Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tazminat davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davalı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davalı Hazine vekili Av. U..S.. ve davacı müflis şirket adına iflas masası vekili Av. Ö.. Ö.. geldiler. Hazır bulunanların sözlü beyanları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, kiracı tarafından kiraya veren aleyhine açılan kira sözleşmesi ile kiralanan alanın küçültülmesi nedeniyle uğranılan hak ve kar kaybı nedeniyle şimdilik 20.000 TL tazminatın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne,6.331.574,75 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline,fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Davalı vekilinin kar mahrumiyeti hesabına ilişkin temyiz itirazlarına gelince;Davacı vekili, dava dilekçesinde,davacının davalı idareye ait M.. i.., M...., S..'deki .........sayılı Maden Arama sahasını 24.08.2005 tarihinde yapılan Maden Arama ruhsatı ihalesi ile Maden İşleri Genel Müdürlüğü'nden aldığını, ihale kesinleştikten sonra ilgili saha için davacı adına 14.09.2005 tarihli Arama Ruhsatı düzenlendiğini, davacının ihale ile aldığı ruhsat alanının 42,74 hektar olduğunu, bu alana komşu sahadaki işletme ruhsat sahibinin davalıya 13.06.2005 tarihli başvurusunun reddi üzerine komşu ruhsat sahibinin davalı ile yazışmaları üzerine davacıya Maden Arama Ruhsatı verilen yerin koordinatlarının değiştirilmesi ile alanının daraltıldığını,bu durumun davacıya 01.06.2006 tarihinde bildirildiğini,daraltmadan dolayı davacının ruhsat alanının 42,74 hektardan 40,79 hektara düşürüldüğünü, davacının bu idari işleme karşı Muğla 1. İdare Mahkemesi'nin 11.03.2008 tarih ve 2006/2316 Esas-2008/489 sayılı kararı ile idarenin işleminin iptaline ve davacının ruhsat koordinatlarının 24.08.2005 tarihli ihale ve 14.9.2005 tarihli arama ruhsatlı alan olduğuna karar verildiğini,davacının davalı idarenin haksız ve yasal olmayan koordinat değişikliği ile dava dışı EUAŞ'ın ruhsat içerisine aldığı bölgenin asıl işletmeciliğin yapılabileceği saha olduğu, ruhsat sahası içerisinde girdiği halde koordinat değişikliği nedeniyle hiçbir kusuru olmadığı halde sahanın bir kısmını kullanamamaktan dolayı davacının büyük hak ve kar kaybına uğradığını,zararın tespiti için Muğla 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/109 D.İş sayılı dosyasında tespit yaptırıldığını ve davacının koordinat değişikliği nedeniyle kullanamadığı dava dışı komşu EUAŞ'nin kullandığı alanda 16.09.2010 tarihi itibariyle 1.103.625,32 ton kireçtaşı üretimi olduğunun tespit edildiğini belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla uğradığı hak ve kar kaybı nedeniyle şimdilik 20.000 TL tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde,davanın zamanaşımına uğradığını, iflas memurunun dava açma yetkisi olmadığını,alacaklılar toplantısında dava açılması için karar alınıp alınmadığının araştırılması gerektiğini,ayrıca idarenin yaptığı işlemin hukuka uygun olduğunu,ruhsat alanının küçültülmesi nedeniyle tazminat ödeneceğine dair maden yasasında hüküm bulunmadığını,davalının lehine ruhsat koordinatları değiştirilen dava dışı EUAŞ aleyhine dava açması gerektiğini,tespit raporunun davalıya tebliğ edilmediğini, tespit raporunu kabul etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece, davanın kısmen kabulüne,6.331.574,75 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline,fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Yasasının 96. (TBK.112) maddesine göre alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için, bu yüzden bir zarara uğramış olması gerekir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir.Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır, kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır.Davacının 24.08.2005 tarihli maden arama ruhsat ihalesini alması üzerine davacı adına 14.09.2005 tarihli arama ruhsatı düzenlendiği ve davacının ihale ile aldığı ruhsat alanının 42,74 hektar iken davalı idare tarafından davacıya verilen maden arama ruhsatı alanının daraltıldığı, bu yerin bir kısmına ilişkin olarak dava dışı EUAŞ'ye maden arama ruhsatı verildiği, davacının maden arama ruhsat alanının 40,79 hektara düşürüldüğü hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı idarenin, ruhsat alanını tek taraflı bir işlemle daralttığı böylece dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanun'unun 249.maddesinde düzenlenen (TBK. 301) kiralayanın kiralananı sözleşme sonuna kadar kullanmaya hazır bulundurma yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşılmıştır.Bu durumda davacı, kusursuz olduğunu kanıtlayamayan davalı idareden kâr kaybı zararı adı altında bir miktar paranın kendisine ödenmesini isteyebilecektir. Ancak kâr kaybının hesabında 818 sayılı Borçlar Kanun'unun 106. (TBK.123) ve 108.(TBK.125) maddeleri hükümleri gereğince kâr kaybı zararına uğrayan tarafın isteyebileceği zararın saptanmasında kıyasen Türk Borçlar Kanun'unun 325. maddesi hükmünde gösterilen kesinti yönteminin uygulanması gerekir. Bu yönteme göre kâr kaybı, sözleşme aynı şartlarla ifa ile bitse idi zarar görenin elde etmesi muhtemel bütün gelirlerden yapması gereken bilcümle zorunlu harcama kalemleri (işletme gideri vs.) ile,sözleşmenin aynı şartlarla devam etmemesi nedeniyle sağladığı yani tasarruf ettiği haklar toplamı indirilerek bulunur. Elde edilecek fark miktara da net kâr denilir. Olayımızda, mahkemece kar kaybı hesabı yönünden hükme esas alınan bilirkişi raporundaki kâr kaybı hesabı yapılırken, Borçlar Kanununun 106.(TBK.123) ve 108.(TBK.125) maddeleri hükümleri gereğince kâr kaybı zararına uğrayan tarafın isteyebileceği zararın saptanmasında kıyasen Türk Borçlar Kanun'unun 325.maddesi hükmünde gösterilen kesinti yönteminin uygulanmadığı görülmüştür. Oysa, başlangıçta davacının arama ruhsatı alanı içinde bulunan ancak davalı idarenin tek taraflı tasarrufu ile davacının arama ruhsatından çıkarılarak dava dışı 3.kişinin arama ruhsatı alanına katılan kısım davacı tarafça hiç kullanılmamış ise de,bu yeri kullanmış-işletmiş olsa idi bazı işletme giderleri ödeyeceği gibi bazı riskleri de alacağının kabulü gerekir.Hakim tarafından, belirlenen bu mahrum kalınan kar üzerinden davacı bu yeri işletmiş olsa idi ödeyeceği işletme giderlerinin tespiti ile tespit edilen kardan mahsubunun yapılması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.SONUÇ:Yukarıda (2) No'lu bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir olunan 1.100.-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, 11/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.