Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1183 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 16446 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : ÖnalımMahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davalı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davalı vekili Av. ... geldi. Hazır bulunanın sözlü beyanı dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Uyuşmazlık, önalım hakkının kullanılması nedeniyle davalı adına kayıtlı payın iptali ve davacı adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir. 27.3.1957 gün ve 12-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında “ortak mülkiyetin paydaşı payını karı ve kocaya,çocuklarına yahut akrabaya temlik ederse,görünüşte satış sözleşmesi yapılsa bile gerçekte miras hukuku ile ilgili amaçların Ya da bağışlama gibi düşüncelerin hakim olduğu durumlarda şufa hakkını kullanılamayacağı” belirtilmiştir.Olayımıza gelince; davacı vekili,dava dilekçesinde,davacının paydaşı bulunduğu ... İli, ... İlçesi, ... Mah 25158 ada, 9 parseldeki taşınmazda paydaş olan ...'nin 1/80 payını 22/07/2011 tarihinde davalıya sattığını belirterek yasal önalım hakkı nedeni ile davalı payının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili,cevap dilekçesinde,davalının babası ... ile birlikte %50 şer hissedar olmak üzere ...'ni kurduklarını, davalının mimar olması nedeni ile bu şirketle inşaat yapıp satmayı düşündüklerini, bu maksatla dava konusu taşınmazdaki 1/80 hisseyi şirket adına satın aldıklarını ancak müvekkilinin babasının hastalanıp şirketin hedeflenen amaca ulaşamaması ve kağıt üzerinde kalması nedeni ile 09/08/2010 tarihinde tasfiye kararı alındığını, durumun ticaret sicil gazetesinde ilan olunduğunu, tasfiye memuru olarak davalının atandığını, tasfiye gereği olarak şirket adına kayıtlı olan dava konusu hissenin baba hasta olduğundan davalının kızı adına geçirilmesinin kararlaştırıldığını, buna dair işlemin çabuk kolay ve masrafsız yapılabilmesi için davalının şirket hissesinin devri için yetki aldığını taşınmazın emlak vergi değeri olan 23.000,00 TL üzerinden 22/07/2011 tarihinde devrinin gerçekleştiğini bu devrin gerçek anlamda bir satış olmadığını, şirketin tasfiyesi için şirket ortağı olan davalı adına tapu devrinin yapıldığını, amacın gerçek satış olmaması nedeniyle önalım hakkının doğmadığını belirterek davanın reddini savunmuş,mahkemece davanın kabulüne,davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir. TMK'nun 733.maddesinde açıklandığı üzere önalım hakkı, müşterek mülkün paydaşlarından birinin payının bir üçüncü kişiye satması halinde diğer paydaşlara tanınan bir haktır. Bunun amacı paydaşlar arasına bir yabancının sokulmamasıdır. Olayımızda,baba ve kızından oluşan iki ortaklı bir limited şirketin tasfiyesine gidilmesi nedeniyle şirket adına kayıtlı payın şirket ortağı olan gerçek şahısa(davalı) satıldığı ihtilafsızdır. Ancak,çözümlenmesi gereken tapudaki işlemin tasfiye amacıyla şirket payının kendi ortağına devri mi yoksa gerçek satış mı olduğudur. Yukarıda yazılı olan 27.3.1957 gün ve 12-2 sayılı İBK miras hukuku ile ilgili olduğundan ve tüzel kişiler için mirasçılık söz konusu olmadığından bu içtihadın direkt olarak olayda uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Ancak gerekçelerindeki görüşten yararlanmak mümkündür. Dava konusu pay şirket ortağına değil de başka şahıslara intikal ettirilmiş olsa işlemin satış olduğu kuşkusuzdu,sorun intikalin şirket ortağına yapılmasında toplanmaktadır. Bu durumda intikalin gerçek amacını saptamak gerekmektedir. Bu nedenle dava konusu işlemin maksadını,gerçekte satış olup olmadığını kanıtlamak üzere davalı tarafa imkan tanınması,bu konudaki delillerin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir olunan 990 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 29.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.