Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1166 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 3486 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Tazminat, alacak,menfi tespitMahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tazminat, alacak, menfi tespit davasına dair karar davacı ve davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Asıl dava, kiracı tarafından açılan haksız müdahale ve kiralananın kullanım amacına uygun bulundurulmaması nedenleriyle uğranılan zararın tazmini, doğrudan destekleme bedelinin tahsili, bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti, asıl davaya karşı kiraya veren tarafından açılan dava; kiralananda bulunan demirbaşlarda meydana gelen hasar bedelinin tazmini istemine ilişkindir. Birleşen davalar ise kiraya veren tarafından açılan kiralananın süresinde tahliye edilmemesi nedeniyle uğranılan zarar ve hor kullanma tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl davada 1.773,20 TL doğrudan destekleme bedelinin tahsiline diğer taleplerin reddine, birleşen her iki davanın ise reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince ayrı ayrı temyiz edilmiştir.Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 388.maddesi ile bunun karşılığı olarak düzenlenen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2 maddesinde belirtilmiştir. Buna göre karar (hüküm), tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsar. Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Hüküm gerekçesi dosya içeriğine uygun olmak zorundadır. Ayrıca,davanın kabulüne karar verildikten sonra hükmün kendi içinde çelişki oluşturacak şekilde, sanki davanın kısmen kabulüne karar verilmiş gibi karar verilmesi de doğru değildir.Taraf vekillerinin tüm temyiz itirazları incelenmeksizin yapılan incelemede; Asıl davacı vekili dava dilekçesinde ; Kırk dönümlük narenciye bahçesini 30/01/1999 tarihli kira sözleşmesi ile kiraladığını, yine bu yerin 18/01/2003 tarihinde yapılan protokol ile kira sözleşmesinin 01/06/2004 tarihine kadar uzatıldığını buna rağmen davalının kiralanan yeri sözleşme bitmeden dört ay kadar önce gelerek 400 kadar portakal ağacını söktürdüğünü, buraya demir ve malzeme yığıp sera yapmaya başladığını, bu nedenle müvekkilinin ağaçları semeresinden faydalanamayarak zarara uğradığını, bu durumu ...2 Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/181 değ iş dosyasında tespit ettirdiğini, yapılan tespitte davalının kiralanan yerin 14.082 m² lik kısmını haksız yere işgal ettiği, ağaçları söktüğü ve müvekkilinin 19.714,80 TL zararının olduğunun tespit edildiğini, davalının seradaki eksiklikleri gidermemesi nedeniyle sel afetinde 20.531,00 TL zarar meydana geldiğini, ayrıca davalının ... Bakanlığınca işleticiye verilen doğrudan destekleme ve mazot yardımından 1.773,20 TL bedeli haksız yere aldığını, davalının müvekkili tarafından 2.250,00 TL bedelli 01/06/2004 ödeme tarihli kira sözleşmesi gereğince senet verildiğini belirtrek müvekkilinin toplam zararı olan 42.019,00 TL bedelin tahsili, 01/06/2004 ödeme tarihli 2.250,00 TL ödeme bedelli senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, hüküm fıkrasının 3. bendinde 1.773,20 TL doğrudan destekleme mazot bedelinin tahsiline karar verilmiş ise de hüküm gerekçesinde, davacı ...'ın dava konusu taşınmazda kiracı olarak çiftçilik yaptığı bu dönemde davalı mal sahibi ...'in devletin çiftçilere verdiği ve ...'a ödenmesi gereken doğrudan gelir desteği 1.162,50 TL, mazot desteği 144,15 TL olmak üzere toplam 1.306,65 TL yi aldığı bu bedelin davacıya ait olduğunun anlaşıldığı bu kısım yönünden davacı karşı davalı ...'ın davasını kabul etmek, fazlaya ilişkin talebi reddetmek gerektiği belirtilerek hüküm ile gerekçe arasında çelişki meydana getirilmiştir. Tüm bu nedenlerle mahkemece gerekçe ve hükmü çelişkili, infazda tereddüt yaratacak ve Yargıtay denetimine elverişli olmayan bir şekilde hüküm verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 22.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.