Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 11548 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 846 - Esas Yıl 2014
.MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 15. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 03/10/2013NUMARASI : 2011/629-2013/488.Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, kira sözleşmesi gereğince davacıların borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davacılardan M.. Ç.. tarafından açılan davanın reddine, davacılardan Tuerk Makine San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacılar vekili 26/02/2010 tarihli dava dilekçesinde; Davacılardan M.. Ç.. ile davalı arasında tapuda numarası olmayan 23 nolu daire için 20/02/2008 tarihli kira akdi yapıldığını, Davacı Murat’ın diğer davacı T.. M.. Ltd. Şti. nin sahibi ve genel müdürü olduğunu, 20/02/2008 tarihli kira akdinin süresi bittiğinde bu kez diğer davacı T.. M.. San.ve Tic.Ltd.Şti. ile davalı arasında 15/02/2009 tarihli kira akdinin imzalandığını, aylık kira bedelinin 1100 TL olduğunu, müvekkilinin kira bedeli karşılığında davalıya toplam 14.000 TL bedelli iki adet çek verdiğini, ancak davalıya ait olduğu zannedilerek kira akdi yapılan taşınmazın tapuda ortak alan olarak kayıtlı bulunduğu, davalının mülkiyetinde olmadığı, kiralanması için tüm kat maliklerince vekaletnamenin verilmediği, bina yönetimi tarafından 27/01/2010 tarihli ihtarnamenin kendilerine gönderildiğini belirterek Garanti Bankası Kartal Şubesi 8083224 nolu 25/02/2010 keşide tarihli 7000 TL bedelli ve 8083225 nolu 25/05/2010 keşide tarihli 7000 TL bedelli çek olmak üzere toplam 14.000 TL'lık çeklerden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ise kiralananı kullanım hakkına dayanarak davacılara kiraya verdiğini, davacıların kiralananda kira müddeti zarfında kiracı olarak kaldıklarını, mecuru kullandıklarını, davacıların ödediği ikinci bir kira bedelinin de bulunmadığını, mal sahibi olmayan kimsenin de 3. kişilere ait malı kiraya verebileceğini, kiraya verenin mal sahibi olmasa dahi kira alacağını talep edebileceğini, kat maliklerinin müvekkilinin kira paralarının almasına onay verdiğini, ödenen kira bedelinin Ağustos 2010 tarihine kadar olan tüm kira paralarına ilişkin olduğunu, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin geçerliliğini koruduğunu, kira akdinin sona erdirilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece dava konusu apartmanın ortak alanı olan ve kat maliklerinin oy birliği ile alınmış kararı olmadan kiraya verilemeyecek olan yerin davalı tarafından kiraya verilmesinin yasal dayanağının bulunmadığı ve davacı tarafın davalı ile bu yerle ilgili olarak aralarında yaptıkları sözleşmenin feshini ve sözleşme gereği verilen kira bedellerinin iadesini talep edebileceği, başkasına ait taşınmazı haksız şekilde işgal eden kiracıdan haksız işgal tazminatı talep edilebileceği, davalı tarafından kira bedeli karşılığı alınan çeklerin iade edilmesi gerektiği, belirtilerek davacı şirket yönünden davanın kabulüne, 8083224 nolu 25.02.2010 tarihli 7.000,00 TL bedelli çek bedelinin ödeme tarihi olan 25.02.2010 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, 8083225 nolu 25.05.2010 tarihli, 7.000,00 TL. lik çekten dolayı davacı şirketin borçlu olmadığının tespitine, dava konusu çeklerin davacı şirketin kiracılığı ile ilgili olarak davacı şirket tarafından kira borcuna karşılık davalıya verilmiş olması nedeniyle davacı M.. Ç..'nın davada aktif dava ehliyeti bulunmadığından açtığı davasının reddine karar verilmiştir. Davacı şirket ile davalı arasında düzenlenen 15/02/2009 başlangıç tarihli 1 yıl süreli kira sözleşmesi ile Kordonboyu Mahallesi Neyzen Tevfik Caddesi 23 nolu daire işyeri olarak kullanılması için davalı tarafından davacı şirkete kiralanmıştır. Dosya arasında bulunan Nizam Ünlü Sahil Sitesi’nin 31/01/2010 tarih ve 4 nolu kararında sitede bulunan bağımsız bölümlerin bunları daha önce kiraya veren şahıs ve kurumlarla ibralaşılarak geriye dönük hak arama girişiminde bulunulmayacağı taahhüt edilerek site kat malikleri yararına kullanımına başlanması, bağımsız bölümlerin site kat malikleri yararına kiraya verilmesi, mevcut kiracılar ile site kat malikleri adına kira sözleşmesi yapılmasının karara bağlandığı, davacılara gönderilen 27/01/2010 tarihli ihtarname ile muhatapların oturduğu dairenin site ortak alanı olup kat maliklerine ait olduğu, işgal yoluyla muhataplara kiralandığı belirtilerek site yönetimi ile yeni kontrat yapılması ve kira parasının banka hesabına yatırılmasının istendiği anlaşılmıştır. Davacı kiracı, kira müddeti zarfında taşınmaza tasarruf etmiş olup dava tarihi itibarıyla da kiralananı kullanmaya devam etmektedir. Kira sözleşmeleri şahsi hak doğuran sözleşmelerden olduğundan kiraya verenin malik olmasına gerek yoktur. Kiraya veren davalı, sözleşmenin tarafı olup kira parasını talep hak ve yetkisini sözleşmeden almaktadır. Sözleşmeden kaynaklanan bu yetkinin kullanılabilmesi için kiraya verenin malik olması gerekmez. Taraflar arasındaki kira sözleşmesinin feshi konusunda sözleşmenin taraflarınca veya 3. bir kişi tarafından açılan bir dava da bulunmamaktadır. Kira sözleşmesi tarafların ortak iradesi ile veya bir mahkeme kararı ile ortadan kaldırılmadığı sürece geçerli olup, tarafları bağlar. Bu nedenle davalı kiraya verenin kira parasını talep ve tahsil etmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı halde mahkemece kiracı şirket tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Davalı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece davacılardan M.. Ç.. tarafından açılan dava, bu davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesi ile reddedildiği halde davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemiş olması da doğru görülmemiştir. Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 23/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.