Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 113 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 17967 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Eşya alacağıMahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı eşya alacağı davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak 2.000-TL bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece kanıtlanmayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili, dava dilekçesinde, ziynetlerin elinden alınarak kasaya konulduğunu ve bir daha geri verilmediğini belirterek ziynet eşyalarının mevcutsa aynen değilse bedelinin tahsilini istemiştir. Davalı ise davacının iddiasının mesnetsiz olduğunu, evden kendi rızası ile ayrıldığını ziynetleri de giderken yanında götürdüğünü belirterek davanın reddini savunmuştur.Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden yanında götürmesi gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Olayımızda, davacı kadın düğünden hemen sonra ziynetlerini çaldırırsın gerekçesiyle rızası dışında alındığını, bir daha da verilmediğini iddia etmiş ise de dinlettiği tanıklar ile bu iddiasını kanıtlayamamıştır. Bununla birlikte davacı, delil listesinde açıkça yemin deliline de dayanmış olduğundan davacıya, ziynetlerin elinden alındığı, götürülmesine engel olunduğu, davalı tarafta kaldığı konusunda davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 14/01/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.