Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan önalım davasına dair karar davacılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, önalım hakkına konu payların iptali ile davacılar adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.1- Dosya kapsamına, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerekçelere göre davacılar vekilinin 104 ada 1 parsele yönelik temyiz itirazları yerinde değildir.2- Davacılar vekilinin 115 ada 2 parsele yönelik temyiz itirazlarına gelince;Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.Önalım hakkı alıcıya karşı ancak dava açmak suretiyle kullanılır. TMK'nın 733/3. maddesi hükmüyle yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirme yükümlülüğü getirilmiştir.Önalım hakkı satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her halde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.Olayımıza gelince; önalım hakkının ilişkin bulunduğu 115 ada 2 parseldeki 10/80 hissenin 24.03.2005 tarihinde Emriye tarafından 1500 TL bedelle davalıya satılması üzerine davacı, bu pay satışını yeni öğrendiğini ileri sürerek önalım hakkına dayalı davayı 28.09.2006 tarihinde açmıştır. Davalı vekili davanın üç aylık hak düşürücü sürede açılmadığını, davacı tarafından davalı aleyhine aynı parselde hissedar Pembe'den alınan hisseye karşı 03.01.2006 tarihinde dava açılmakla satışın öğrenildiğini savunmuştur. Yukarıda açıklandığı gibi Türk Medeni Kanunu'nun 733. maddesi hükmü gereğince paylı mülkiyette yapılan pay satışının alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi gerekir. Yapılan bu yasal düzenlemede önalım hakkının kullanılması için gerekli sürenin başlaması konusunda geçerli olan kural öğrenme olgusu değil, satışın noter aracılığıyla bildirimidir. Anılan madde metninde "bildirilir" şeklinde kullanılan ifade kesinlik taşıdığı gibi, sürenin "bildirimden" başlayacağı da devamı fıkrada açık ve kesin olarak ifade edilmiştir. Yasanın emredici nitelikteki bu hükmü karşısında önalım hakkı sahibine alıcı veya satıcı tarafından noter aracılığıyla bildirim yapılmamışsa, hak sahibinin satışı öğrendiği ileri sürülerek hak düşürücü sürenin başlatılması olanaklı değildir. Önalım hakkı sahibinin satışı kesin olarak başka bir şekilde öğrenmiş olması sürenin işlemesine yol açmaz. Açıklanan hukuki olgular karşısında davacıya yasal anlamda bir bildirimde bulunulmadığından davanın süresinde açıldığının kabulü ile işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın süreden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.S o n u ç: Yukarıda 1 no'lu bentte yazılı nedenlerle 104 ada 1 parsele ilişkin hüküm kısmının (ONANMASINA), 2 no'lu bentte yazılı nedenlerle hükmün 115 ada 2 parsele ilişkin kısmının (BOZULMASINA), 18.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.