Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı paydaşlığın giderilmesi davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Uyuşmazlık, bir adet taşınmazın paydaşlığının giderilmesine ilişkindir. Mahkemece taşınmazın satışı suretiyle paydaşlığın giderilmesine karar verilmiş,hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili, dava dilekçesinde, tarafların dava konusu edilen 25 No'lu parsele birlikte malik olduklarını, taraflar arasında anlaşılarak taşınmazın aynen bölünmesinin mümkün olmadığını belirterek taşınmazın satışı suretiyle paydaşlığın giderilmesini talep etmiştir. Davalı vekili,taşınmaz üzerinde bulunan evin tamamının müvekkili tarafından yaptırıldığını, tüm masraflarının davalı tarafından karşılandığını, bu nedenle bina bedelinin öncelikle davalıya ödenmesini, sonrasında arsanın paylaştırılmasını savunmuştur.Paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç gibi bütünleyici parçanın ( muhtesat )kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde eğer bunların değeri sulh hukuk mahkemesinin görevine giriyorsa olay bir hadise olarak sulh mahkemesinde çözümlenir. Aksi halde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMUK'nun 567. maddesi hükmü uyarınca on günlük yasal süre verilmelidir. Yasadan doğan bu süre kesin olup kısaltılamaz ve uzatılamaz. Bu süre içinde içerisinde dava açılırsa sonucun beklenmesi, açılmaz ise o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir.Olayımıza gelince; dava konusu edilen ve satışına karar verilen 25 No'lu parsel üzerinde bulunan tek katlı binanın davalıya ait olduğu iddia edilmiştir. Mahkemece yapılan keşif sonrasında inşaat mühendisi tarafından düzenlenen 25.9.2006 tarihli raporda binanın değeri 16.570.58 YTL olarak belirtilmiştir. Her ne kadar mahkemece binanın aidiyeti konusunda taraf delillerini toplayıp binaya ilişkin belgeleri celp ederek sorunu bir hadise olarak çözmüş ise de yapının değeri itibariyle bu husus sulh mahkemesinin görevi dışında kalmaktadır.O halde mahkemece yapılacak iş yukarda açıklanan esaslar çerçevesinde bina üzerinde hak iddiasında bulunan davalı tarafa bu konuda görevli mahkemede dava açması yönünden HMUK'nun 567.maddesi hükmü gereği süre vererek sonucuna göre bir karar vermekten ibaret iken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 16.10.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.