MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 9. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 29/01/2014NUMARASI : 2012/58-2014/32İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davalı ve davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın kaldırılması istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine karar davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı alacaklı, 01/02/2008 başlangıç tarihli aylık 27.000 TL, 2. Yıl için aylık 30.000 USD bedelli kira sözleşmesine dayanarak 02/12/2011 tarihinde başlatmış olduğu icra takibi ile aylık 30.000 USD karşılığı 47.400 TL den ödenmeyen 2011 yılı Ağustos, Eylül, Ekim ve Kasım ayları kira alacaklarının tahsilini istemiştir. Ödeme emrinin tebliği üzerine, davalı borçlular süresinde itiraz ederek, geçerli kontratın 01/02/2008 tarihli aylık 11.000 TL bedelli kira sözleşmesi olduğunu bu sözleşmede kefil imzası bulunmadığını, mecurun 07/12/2011 tarihinde tahliye edildiğini, müvekkilinin bir soruşturma kapsamında 10/12/2010 tarihinde tutuklanarak cezaevine girdiğini malvarlığına el konulduğunu acze düştüğünü belirterek borca ve ferilerine itiraz etmiştir. Alacaklı tarafından itirazın kaldırılması istemi ile açılan davada mahkemece, taraflar arasında görülen Üsküdar 1.İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/90-287 sayılı dosyası ile açılan itirazın kaldırılması ve tahliye davası sonucunda davalının kiralanandan tahliyesine karar verildiği, bu karar ile taraflar arasındaki kira ilişkisinin sona erdiği ve bu kararın 31.05.2011 tarihinde kesinleştiği, davaya konu alacağın tahliye kararının kesinleştiği 31.05.2011 tarihinden sonraki döneme ilişkin alacak olduğu, kira sözleşmesinin sona erdiği tarihten sonraki dönem için davacının ancak ecrimisil talep edebileceği, dar yetkili icra mahkemesince bu talebin değerlendirilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Dava, İcra İflas Kanun'unun 269/c maddesi gereğince açılan itirazın kaldırılması davasıdır. İcra İflas Kanun'unun "Kiralar Hakkında Hususi Hükümler ve Kiralanan Gayrimenkullerin Tahliyesi" başlığı altında yer alan 269. ve müteakip maddelerinde kiracının, kira borcunu ödemesinde temerrüde düşmesi halinde kiralayanın icra takibi yoluyla alacağını kısa sürede tahsil etmesi, ödeme emrinde verilen süreye rağmen borcun ödenmemesi halinde İcra Mahkemesine başvurarak kiracının kiralanandan çıkartılması yani tahliyesi düzenlenmiştir. İcra İflas Kanun'unun 269, 269/a, 269/b, 269/c maddelerinde, İcra Mahkemelerinin "itirazın kaldırılması ve tahliyeye, tahliye veya itirazın kaldırılması ve tahliye talebinin reddine" şeklinde başlıca iki şekilde karar verebileceği sonucu çıkar. Genel hükümlerden ayrı ve istisnai bir prosedür olan İcra İflas Kanunu hükümleri genişletici şekilde yorumlanıp uygulanamaz. Genel Mahkemeler gibi delil toplama, tanık dinleme, yemin deliline başvurma imkanları olmayan dar yetki ile yargılama yapan İcra Mahkemelerinin İcra İflas Kanun'unda yer almayan Borçlar Kanun'unda düzenlenmiş akdin feshine de karar verebileceği düşünülemez. İcra Mahkemelerinde verilecek tahliye kararı ile ancak genel hükümlere göre yapılacak yargılama sonucu verilebilecek olan akdin feshi birbirinden farklı olup birincisi İcra İflas Kanunundaki şartlara ve özel prosedüre tabi iken ikincisi ise maddi hukuka ilişkindir. Akdin feshine dair taleplerin değerlendirilmesi genel hükümlere göre yapılacak yargılamayla çözümü mümkün olup; sınırlı delillerle, dar yetkili olarak takip prosedürünün devamı niteliğinde bir yargılama yapan icra mahkemesince karara bağlanamaz. Öte yandan mahkemece verilen kararın gerekçesinde, taraflar arasında daha önce görülen Üsküdar 1.İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/90-287 sayılı dosyası ile açılan itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesine ilişkin kararın 31.05.2011 tarihinde kesinleştiği ve bu karar ile taraflar arasındaki kira ilişkisinin sona erdiği belirtilmiş ise de, dosya arasında bulunan kesinleşme şerhinden, anılan kararın 07/05/2012 tarihinde kesinleştiğine dair şerh verildiği gibi, dosya arasında bulunan tahliye tutanağı ve taraf beyanlarına göre taşınmazın 06/12/2012 tarihinde tahliye edildiği anlaşılmaktadır. Davacı alacaklının, kiralanan tahliye edilinceye kadar kira alacağı talep etmesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Mahkemece işin esasının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin icra tazminatına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 18.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.