ÖZET: CEZA YARGILAMASI SONUCUNDA MAHKUMİYET KARARININ VERİLEBİLMESİ İÇİN SUÇ OLUŞTURAN FİİLİN SANIK TARAFINDAN İŞLENDİĞİNİN HİÇBİR KUŞKUYA YER BIRAKMAYACAK, HERKESİ İNANDIRACAK BİÇİMDE KANITLANMASI VE ŞÜPHENİN MASUMİYET KARİNESİNİN GEREĞİ OLARAK SANIK LEHİNE DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKTİĞİ GÖZETİLMELİDİR.Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:Sanığın müştekiye rüşvet olarak para verdiği hususunun şüpheli kaldığı, ceza yargılaması sonucunda mahkumiyet kararının verilebilmesi için suç oluşturan fiilin sanık tarafından işlendiğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak, herkesi inandıracak biçimde kanıtlanması ve şüphenin masumiyet karinesinin gereği olarak sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği gözetilmelidir (Anayasa m. 38/4, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi m. 6/2, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi m. 11, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi m. 142/2). Dosya kapsamı, sanığın aşamalarda değişmeyen savunmaları, tanık beyanları karşısında, sanığın atılı suçu işlediğine dair kesin, inandırıcı ve yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,Kabule göre de;YCGK’nın 03.06.2008 gün ve 2008/149-163 sayılı kararında da belirtildiği üzere CMK’nın 231/5-6. fıkrasındaki şartlar gözetilmek suretiyle diğer kişiselleştirme nedenlerinden önce hakim tarafından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesinin zorunlu olduğu ve CMK’nın 231/7. maddesi de gözetilmeden, hükmolunan hapis cezasının cezanın kişiselleştirilmesi araçlarından olan ertelenmesi sonunda bu husus gerekçe gösterilerek CMK’nın 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,Kanuna aykırı, o yer Cumhuriyet Savcısı ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), 04.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.