Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9841 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4939 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 4 - 2011/109866MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 19/10/2010NUMARASI : 2008/91 Esas, 2010/257 KararSANIK : İ.. K..Suç : Görevi kötüye kullanma İlk derece mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:Sanık avukatın, taksirle ölüme neden olma suçundan görülen davada müşteki vekili olarak görev yaptığı, davanın devamı sırasında müştekinin bilgisi dışında sanık F.. D..'dan haricen 5.000 TL, sigorta firmasından ise iki ayrı tarihte 9.574 TL ve 3.199 TL para tahsil ettiği, bu paradan müştekiye 2.500 TL verip kalanını bir yılı aşan süre boyunca teslim etmediği, sanığın savunmasında müştekilere aktarması gereken parayı önce iş yoğunluğu nedeniyle veremediğini, sonrası ise azledilmesi üzerine vekalet ücreti miktarı yönünden aralarındaki anlaşmazlık çıkması nedeniyle zamanında veremediğini savunduğunun anlaşılması ile suç tarihi ve sanık ile müşteki arasında herhangi bir yazılı avukatlık sözleşmesinin bulunmadığı da gözetildiğinde, eylemin TCK'nın 155/2. maddesinde düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğuna ilişkin kabulde bir isabetsizlik bulunmadığından tebliğnamede bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiş, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.Ancak;Sanık hakkında hapis cezası alt sınırdan belirlenmesine karşın, aynı gerekçeler ile adli para cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesi,Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda aynı eylemi birden fazla kez işleyen sanık hakkında TCK'nın 43/1. maddesinin uygulanmaması,Kısa süreli hapis cezası ertelendiği halde sanık hakkında TCK'nın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna hükmedilerek aynı Kanunun 53/4. maddesine aykırı davranılması,Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 16/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.