Görevi kötüye kullanmak suçundan şüpheliler ..., ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda... Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 03/09/2015 tarihli ve 2015/5126 soruşturma, 2015/24923 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik müşteki tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin mercii ... 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 04/11/2015 tarihli ve 2015/3046 Değişik İş sayılı kararının; Dosya kapsamına göre... Cumhuriyet Başsavcılığınca,... Merkezinde Aile Hekimi olarak görev yapan ...'in süt izni kullanmasının mevzuata aykırı olmadığı ve poliklinik kapısına “Saat 14:00-17:00 arası süt izni nedeniyle muayene yapılmayacaktır ve diğer hekimlerde bakmayacaktır” şeklinde yazıyı asmasında yasaya aykırı bir husus bulunmadığı, bu yazının bilgilendirme amaçlı olduğu, süt izni gibi kısa süreli ayrılışlarda başka bir hekimin ayrılan hekim yerine görevlendirilmesinin de mümkün olmadığı, şüpheli ...'in müştekiyi muayene etmemesi hususunun da mevzuat gereği olduğu, bu eylemde de herhangi bir suç unsuru bulunmadığı, Toplum Sağlığı Merkezi Başkanı olarak görev yapan şüpheli ...'ın süt iznine ayrılan doktorun yerine başka bir doktoru atamasının da mevzuat çerçevesinde mümkün olmadığı, süt izni nedeniyle görevde olmayan aile hekiminin yerine aynı sağlık merkezinde aile hekimi olarak görevli ...'e muayene olmak isteyen müşteki ile ... arasında yaşanan tartışmaya müdahale eden bir hasta ile çıkan kavgada elinin ve gözlüğünün kırılmasında şüphelilere atfı kabil kast yada kusur bulunmadığı, müşteki elinin kırılmasına rağmen müdahale edilmediği şeklinde iddiada bulunmuş ise de, müştekinin elinin kırıldığını beyan edip muayene talep ettiğine dair herhangi bir delil bulunmadığı, bu şekilde şüphelilere atılı görevi kötüye kullanmak suçunun yasal unsurları itibariyle oluşmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, Anayasanın 56. maddesi ile Devlete herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet verme yükümlülüğünün getirildiği, bunun Anayasanın 17. maddesi ile düzenlenen bireyin en temel hakkı olan yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının bir uzantısı niteliğinde olduğu, kişinin maddi varlığını koruma ve geliştirmesinin ise doğru ve zamanında verilen sağlık hizmetleri ile bir bütün olarak mümkün bulunduğu, bu kapsamda sağlık hizmeti talebinde bulanan vatandaşın bu talebinin keyfi olarak sınırlanamayacağı yahut geciktirilemeyeği bu hususun Anayasa Mahkemesinin 22/11/2007 tarihli ve 2004/114 Esas, 2007/85 sayılı Karar içeriğinde “Sağlık hizmetleri nitelikleri gereği diğer kamu hizmetlerinden farklıdır. Sağlık hizmetlerinin temel hedefi olan insan sağlığı sorunu, ertelenemez ve ikamede edilemez” şeklinde ifade edildiği, temel insan haklarının sağlık hizmetleri sahasındaki yansıması olan, ulusal mevzuatın yanı sıra uluslararası düzenlemelerle de koruma altına alınan hasta haklarından her vatandaşın faydalanmasının zorunlu olduğu, hekimin hastayı reddetmesi durumunun ise Tıbbi Deontoloji Tüzüğünün 18. maddesi ile acil yardım, resmi veya insani vazifenin ifası halleri hariç mesleki ve şahsi sebepler ileri sürülerek mümkün olabileceğinin düzenlendiği, hasta hakları yönetmeliğinin 26. maddesinde ise acil durumlarda tıbbi müdahalenin hasta tarafından kabul edilmemesi durumunda bu beyanın imzalı olarak alınacağının düzenlendiği, nihayet Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliğinin 8/2. maddesinin ise “Sözleşmeli olarak çalıştırılan aile hekimi veya aile sağlığı elemanı, izinli veya raporlu olduğu süre içinde, 5 inci maddede belirtilen şartları taşıyan hekim ya da sağlık personeli ile anlaşarak hizmetin görülmesini geçici olarak sağlar. Bu anlaşma, müdürlükçe uygun görülmesi hâlinde uygulanır. Bu mümkün olmadığı takdirde müdürlükçe geçici aile hekimi veya geçici aile sağlığı elemanı görevlendirilir. Birden fazla birimi bulunan aile sağlığı merkezlerinde, aynı aile sağlığı merkezinde görev yapan diğer sözleşmeli aile hekimleri veya aile sağlığı elemanlarından görevlendirme yapılır. Ancak görevlendirme yapılacak sözleşmeli aile hekimi ve aile sağlığı elemanı bulunmadığı takdirde müdürlükçe sözleşmeli aile hekimliği çalışanları dışından görevlendirme yapılır.” şeklinde aile hekimlerinin izinli olduğu durumlarda izlenecek usul ve esasların hüküm altına alındığı,Dosya kapsamına göre somut olayda, müşteki ...'nin 56 numaralı ... Merkezinde görev yapan Aile Hekimi ...'e kayıtlı hasta olduğu, 28/01/2015 tarihinde diyabet hastası olan müştekinin ilaçlarının bitmesi nedeni ile kayıtlı olduğu aile hekiminden hizmet almak maksadı ile saat 15:00 sularında mezkur Aile Sağlığı Merkezi'ne gittiği, kayıtlı olduğu aile hekimini sorduğu, kendisine aile hekiminin süt izninde olduğu ve ertesi gün gelmesi gerektiğinin söylendiği ve aile hekiminin kapısında “Saat 14:00-17:00 arası süt izni nedeniyle muayene yapılmayacaktır. Diğer hekimlerde bakmayacaktır” şeklinde yazının asılı olduğu, akabinde müştekinin özel bir hastanede muayene olduğu ve ilaçlarının yazıldığı bunu müteakip müştekinin tekrar aile sağlığı merkezine geldiği, kapıda asılı olan yazının fotoğrafını çektiği ve kendisini tedavi etmediğinden bahisle şüpheli ...'i şikayet edeceğini söylediği bu kapsamda çıkan tartışma sırasında tanık ... ile yaşanan itişme neticesinde müştekinin elinden yaralandığı bir süre sonra olay yerine polislerin geldiği ve olayın bu şekilde sonlandığı müştekinin diyabet hastalığı nedeniyle başvurduğu aile sağlığı merkezinde tedavi hizmeti alamaması ve yaşanan tartışma neticesinde elinin yaralanmasına rağmen müdahalede bulunulmaması karşısında, şüphelilerin üzerine atılı görevi kötüye kullanma yahut görevi ihmal suçunun oluşup oluşmayacağı hususunda delillerin takdir ve değerlendirilmesinin mahkemesine ait olduğu cihetle, itirazın bu yönden kabul edilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu ... Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli, 24/03/2016 gün ve 94660652- 105-42-13842-2015-Kyb sayılı Kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan tebliğname ile Daireye ihbar ve dava evrakı ile birlikte tevdii kılınmakla gereği düşünüldü: Kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname münderecatı yerinde görüldüğünden talebin kabulü ile Konya 3. Sulh Ceza Hakimliğince verilen 04/11/2015 tarihli ve 2015/3046 Değişik İş sayılı Kararın CMK'nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine nazaran müteakip işlemlerin merciince yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 19/09/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.