Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6694 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6339 - Esas Yıl 2016





Dolandırıcılık suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sırasında, eylemin "tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında" işlenen dolandırıcılık suçunu oluşturabilceği ihtimaline binaen, mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli ve yetkili Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine dair İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 07/10/2015 tarihli ve 2015/297 esas, 2015/387 sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile görevsizlik kararının kaldırılmasına ilişkin İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesinin 11/12/2015 tarihli ve 2015/564 Değişik İş sayılı Kararının;Dosya kapsamına göre, sanığın Aliye Mimarlık ve Mühendislik ve Dış Ticaret Ltd. Şti'nin ortağı ve sorumlu müdürü olduğu, şirketin diğer ortağı olan katılanın imzasını sahte olarak atıp, katılan adına havale edilen parayı alma şeklindeki eyleminin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 158/1-h maddesinde düzenlenen "tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında" kalan nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağı yönündeki değerlendirmenin üst dereceli mahkeme olan ağır ceza mahkemesine ait olduğu nazara alınmaksızın, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulü ile görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli, 26/04/2016 gün ve 94660652-105-34-2111-2016-Kyb sayılı Kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye ihbar ve dava evrakı ile birlikte tevdii kılınmakla gereği düşünüldü:Yerel mahkemece sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan verilen mahkumiyet kararının, sanık müdafiin temyizi üzerine Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 27/05/2015 tarihli, 2013/12015 Esas, 2015/25759 Karar sayılı ilamı ile, "...sanığın atılı suçu işlediği sabit olmakla birlikte, söz konusu eylemin dolandırıcılık suçu kapsamında kalıp kalmadığı tartışılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmesine, bozma ilamında görev hususuna dokunulmamış olmasına, mevcut delil durumunda bozma ilamından sonra da mahkemenin görevini etkileyecek bir değişikliğin bulunmamasına, diğer taraftan TCK'nın 158/1-h maddesindeki nitelikli halin uygulanabilmesi için eylemin şirketin ticari faaliyetleri sırasında gerçekleştirilmiş olmasının gerekmesine, somut uyuşmazlıkta ise olay tarihinde şirketin yetkili temsilcisi olmayan sanığın, şirket karar defterine şirketin mesul müdürü olarak seçildiğine dair kararın altına diğer ortak olan katılanın yerine sahte imza atıp, buna ilişkin kararı notere onaylatıp, yurt dışından şirket hesabına gönderilen parayı çektiğinin iddia ve kabul edilmesine ve bu itibarla kanun yararına bozma istemine konu kararda bir isabetsizliğin bulunmamasına göre, İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesinin 11/12/2015 tarihli ve 2015/564 Değişik İş sayılı Kararına yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.