Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 6487 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 7168 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : İcrai davranışla görevi kötüye kullanmaHÜKÜM : MahkumiyetMahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:Sanığın, katılana ait silahın kaybolması veya çalınması olayı sonrasında, silahın elinde olduğu izlenimini vererek soruşturmayı kapatmaya yönelik hareket ettiği kabul edilerek mahkumiyetine karar verilmişse de; katılanın silahının hırsızlandığına yönelik şikayeti üzerine Uşak Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2011/146 soruşturma, 2011/103 sayılı Kararıyla "...kolluk tarafından yapılan incelemede araç üzerinde kapılarda, camlarda herhangi bir zorlama izinin tespit edilemediği gibi etrafta yapılan araştırmada da hırsızlık olayının emaresini oluşturacak bir bulgunun elde edilemediği, müştekinin silahını düşürmüş de olabileceği, başkaları tarafından silahın bulunularak sahiplenildiğine dair herhangi bir delilin mevcut bulunmadığı, elde edilen bulgulara göre müştekinin soyut iddiası dışında aracından silahının çalındığına dair herhangi bir delilin elde edilemediği..." gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, katılanın ek ifadeyi imzalamadığı ve soruşturmaya esas alınmadığı gözetildiğinde, 5237 sayılı TCK'nın 257. maddesinde belirtilen suçun oluşması için, görevin gereklerine aykırı davranış yanında objektif cezalandırma şartı olan ???kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olunması" ya da "kişilere haksız bir menfaat sağlanması" şartlarından birinin bulunması gerektiği ancak somut olayda bunlardan hiçbirinin gerçekleşmediği gözetilmeden unsurları itibariyle oluşmayan suçtan beraati yerine dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçeler ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,Kabule göre de;Sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sırasındaki davranışları ile cezanın failin geleceği üzerindeki etkileri gibi hususlar gözetilerek takdiri indirim uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerekirken, suç tarihi itibarıyla sabıkası ve duruşma tutanaklarına yansıtılmış olumsuz tutum ve davranışları bulunmayan sanık hakkında "sanığın dosyaya yansıyan kişiliğine ve sosyal ilişkilerine göre sanığa verilen cezanın sanık üzerindeki olası etkileri dikkate alındığında" şeklindeki dosya kapsamına aykırı ve kısmen yasal olmayan gerekçeyle TCK'nın 62. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,Suç tarihi itibariyle sabıkasız olan sanığın duruşma tutanaklarına yansımış olumsuz bir hali bulunmadığı gibi eylemi nedeniyle somut zarar oluşmadığı da nazara alınarak; sanığın kişilik özellikleri ve duruşmadaki tutum ve davranışları irdelenerek yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda ulaşılacak kanaate göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine karar verilmesi gerekirken, CMK'nın 231/6. maddesindeki objektif ve subjektif koşullar değerlendirilmeksizin “müştekinin silahının iade edilmediği ve suçtan maddi bir zarar görmüş olması ” şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle 5271 sayılı CMK'nın 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,"Suçun işleniş biçimi" lehe değerlendirilerek temel ceza alt sınırdan belirlenmesine karşın, bu defa "suçun işlenmesindeki özellikler" aleyhe değerlendirilmek suretiyle TCK'nın 50/1. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilerek hükümde çelişkiye neden olunması,Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve E. 2014/140; K. 2015/85 sayılı kararının 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK'nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,5237 sayılı TCK'nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işlediği kabul edilen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. madde ve fıkrası gereğince, cezanın infazından sonra başlamak üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 20/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.