MAHKEMESİ :Sulh Ceza MahkemesiSuç : İhmali davranışla görevi kötüye kullanmaHÜKÜM : MahkumiyetMahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:KİT rejimine tabi bulunan PTT Genel Müdürlüğünde 233 ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler kapsamında istihdam edilen personelin, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 11/b madde ve fıkrası uyarınca; “ifa ettikleri görevlerinden doğan suçlardan dolayı” kamu görevlisi sayıldığı, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 1. maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine göre tebligat işlemlerini yapmakla PTT Genel Müdürlüğünün yetkili kılındığı ve tebligat işlemlerinin Genel Müdürlük personeli veya memur vasıtasıyla yapılacağının, hükme bağlandığı, aynı Kanunun 52. maddesi uyarınca da; "bu Kanunun tatbikinde vazifeli bulunan memur ve hizmetliler ile mahalle, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti ve meclisi azalarının” işledikleri suçlardan dolayı kamu görevlilerine ilişkin hükümlere göre cezalandırılacağının belirtildiği, yine 5584 sayılı Posta Kanununun “Ulaştırma Sözleşmeleri” başlıklı 10. maddesinin gerek önceki metnine, gerekse bu maddeye 29/04/2009 tarih ve 5893 sayılı Yasa ile eklenen ve “PTT İdaresi, postaların ayrım ve dağıtım işlerini ihale yoluyla üçüncü şahıslara gördürebilir” hükmünü içeren 2. fıkrasına göre; sadece posta ayrım ve dağıtım işlerinin ihale yoluyla yüklenici firmaya veya üçüncü şahıslara verilebileceği, tebligat işlemlerinin ise ayrık tutulduğu, ayrıca 5237 sayılı TCK'nın 6/1-c madde ve fıkrasının gerekçesinde; "kamusal faaliyetin, Anayasa ve kanunlarda belirlenmiş olan usullere göre verilmiş bir siyasal kararla, belli bir hizmetin kamu adına yürütülmesi" olduğu, kamu faaliyetinin yürütülmesinin ihaleye dayalı olarak, özel hukuk kişilerince üstlenilmesi durumunda ise bu kişilerin kamu görevlisi sayılamayacağına yer verildiği,Hususları nazara alınarak;Sanığın PTT personeli ya da yüklenici firma elemanı olarak istihdam edilip edilmediği ilgili kurumdan sorulup, kamu görevlisi olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, ayrıca 5237 sayılı TCK'nın 257. maddesinde belirtilen suçun oluşması için görevin gereklerine aykırı davranış yanında “kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olunması ya da kişilere haksız bir menfaat sağlanması” öğelerinden birinin de gerçekleşmesi gerektiği gözetildiğinde sanığın eylemi sonucunda objektif cezalandırma koşullarından hangisinin ne suretle gerçekleştiği denetime imkan verecek şekilde tartışılmadan yetersiz gerekçe ve eksik incelemeyle yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,Kabule göre de;Sanığın eyleminin icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçunu düzenleyen TCK’nın 257/1. maddesine uyduğu gözetilmeden, 257/2 maddesi ile ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,Yüklenen suçu TCK'nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işleyen ve adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilen sanık hakkında, aynı Kanunun 53/5. maddesi gereğince hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 16/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.