Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5910 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6078 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi (2010/52 Esas, 2011/47 Karar)SUÇ : TefecilikHÜKÜM : MahkumiyetMahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,Ancak;01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın 241. maddesinde atılı suçun; "Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi,..." biçiminde tanımlandığı, bu düzenlemeye göre suçun oluşması için sanığın yalnızca bir kişiye ödünç para vermesi yeterli olup, bu işi meslek haline dönüştürüp dönüştürmemesinin öneminin bulunmadığı, tefecilik suçunun ekonomi, sanayi ve ticarete ilişkin suçlar bölümünde topluma karşı suçlar kısmı içinde bulunduğu, 5237 sayılı Yasanın 43/1. maddesi, suçun mağdurunun aynı kişi olmasını suçun zorunlu unsuru haline getirmiş iken, 08/07/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanunun 6. maddesi ile anılan madde ve fıkraya eklenen "Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır." hükmü ile zincirleme suçun kapsamının genişletildiği ve mağduru aynı kişi olsun ya da olmasın maddenin son fıkrasındaki istisnalar dışındaki tüm suçlarda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının mümkün hale getirildiği, bu nedenle suçun temadi ettiğinden ve birden fazla kişiye ödünç para verilmesinin tek suç oluşturduğundan bahsedilemeyeceği, ancak suçun zincirleme olarak işlenmesinin olanaklı olduğu gözetildiğinde; kazanç elde etmek amacıyla değişik zamanlarda birden fazla kişiye ödünç para verdiği anlaşılan sanık hakkında TCK'nın 3 ve 61. maddeleri ile suç kastının yoğunluğu nazara alınarak zincirleme şekilde tek suçtan hüküm kurulması yerine her bir müştekiye yönelik ödünç para verme eyleminden ayrı ayrı mahkumiyet hükmü kurulmak suretiyle fazla ceza tayin edilmesi,Dosya içeriği ve UYAP kayıtlarına göre sanık hakkında ... Asliye Ceza Mahkemesinin 02/03/2010 gün ve 2008/11 Esas, 2010/15 Karar sayılı hükmü ile tefecilik suçundan mahkumiyet kararı verildiği ve bu kararın 14/07/2010 tarihinde temyiz edilmeden kesinleştiği, anılan dosyada suç tarihinin 2006 ve öncesi, iddianame tarihinin ise 08/05/2008 olduğu belirlenmekle, bu dosyanın onaylı örneğinin alınmasından sonra eylemler arasında hukuki kesinti oluşup oluşmadığının ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının saptanması, ayrıca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirlenmesi halinde sanığa TCK'nın 241. maddesi gereğince verilecek cezadan aynı Kanunun 43/1. maddesi uyarınca artırım yapıldıktan sonra kesinleşen dava dosyasından verilen cezanın mahsubu ile oluşur ise aradaki fark kadar cezaya hükmedilmesi, hukuki kesintinin gerçekleşmesi halinde ise ayrı ceza verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Kabule göre de;Hükmolunan hapis cezası ertelenen sanık hakkında TCK'nın 51/3. maddesine aykırı olarak, denetime olanak verecek şekilde gerekçeleri gösterilip açıklanmadan denetim süresinin en üst sınırdan tayin edilmesi,Anayasa Mahkemesinin TCK'nın 53. maddesinde yer alan bir kısım ibarelerin iptaline ilişkin 08/10/2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı Kararının değerlendirilmesi lüzumu,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 06/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.