Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 5787 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3270 - Esas Yıl 2014
Tebliğname No : 5 - 2014/73043MAHKEMESİ : Bursa 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 27/12/2011NUMARASI : 2011/318 Esas, 2011/449 KararSuç : Görevi kötüye kullanma, ikna suretiyle irtikapMahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;CMK'nın 260/1. maddesine göre irtikap suçundan katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş olan H.. H..nin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve hükmün katılma iradesini ortaya koyan 07/02/2014 havale tarihli dilekçe ile vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında, 3628 sayılı Kanunun 18. maddesindeki "...H.. H.. avukatının yazılı başvuruda bulunması halinde Maliye Bakanlığı, başvuru tarihinde müdahil sıfatını kazanır." düzenlemesinin verdiği yetkiye ve CMK'nın 237/2. maddesine dayanılarak H.. H..nin CMK'nın 237/2. maddesi uyarınca sadece irtikap suçundan açılan kamu davasına katılan olarak kabulüne, incelemenin irtikap suçundan açılan ve görevi kötüye kullanma kabulüyle kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik H.. H.. vekili ve sanık müdafiinin temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:Suçtan kaynaklı somut maddi zararın giderilmediği anlaşılmakla hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun karar yerinde tartışılmaması sonuca etkili görülmemiş, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.Ancak;Sanığın eyleminin suç tarihi itibarıyla TCK'nın 257/3. maddesi delaletiyle 257/1. maddesinde düzenlenen "görevinin gereklerine uygun davranmak için çıkar sağlama suçunu" oluşturduğu, hükümden önce 19/12/2010 tarihinde yürürlüğe giren 6086 sayılı Yasa ile TCK'nın 257/3. maddesinde değişiklik yapıldığı, 05/07/2012 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasanın 105/5-b maddesi ile de TCK'nın 257/3. madde ve fıkra hükmü yürürlükten kaldırılmış ise de 6352 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemelerin sanık aleyhine sonuç doğurduğu, bu durumda en lehe olan düzenlemenin 6086 sayılı Yasayla yapılan değişiklikten önceki haliyle TCK'nın 257/3. maddesi olduğugözetilmeden, hapis cezası yönünden 257/1. maddesinde yazılı düzenleme ile farklılık arz etmemekle beraber ayrıca para cezası da ihtiva eden 6086 sayılı Yasa ile değişik bu yasa maddesinin lehe olduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,Yüklenen suçu TCK'nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işleyen sanık hakkında TCK'nın 53/5. maddesinin uygulanması sırasında bu bentteki hak ve yetkileri kullanmaktan yasaklanmasına karar verilmesi gerektiği nazara alınmadan sadece memuriyetten yasaklanması biçiminde sınırlı uygulama yapılması,Kanuna aykırı, katılan vekili ve sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu cihetlerin yeniden duruşma yapılmaksızın aynı kanunun 322. maddesinin verdiği yetki uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasının 2. bendinde yer alan doğrudan verilen para cezası tayinine ilişkin uygulamaları içeren "ve 25 gün adli para, ve 20 gün adli para ve 800 TL adli para, 800 tl doğrudan verilen adli para cezası" ibarelerinin hüküm fıkrasından tümüyle çıkarılması, infaz edilecek sonuç cezanın "hapisten çevrilen 12.000,00 TL adli para cezası" olarak belirlenmesi, hüküm fıkrasında yer alan 7 nolu bendin ise "TCK'nın 53/1-a maddesindeki yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işleyen sanığın aynı Kanunun 53/5. maddesi gereğince cezanın infazından sonra işlemek üzere, 5 ay süre ile 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kullanmaktan yasaklanmasına" şeklinde değiştirilmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 27/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.