Tebliğname No : 5 - 2013/16099MAHKEMESİ : Çorlu 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 15/06/2012NUMARASI : 2011/198 Esas, 2012/250 KararSuç : Rüşvet, sahtecilikMahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:Dairemizce de benimsenen Yargıtay CGK'nın 18/09/2012 gün 2012/420 Esas, 2012/1771 sayılı Kararı da nazara alınarak 6352 sayılı Yasanın geçici 2. maddesinin sadece karşılıksız yararlanma suçlarını kapsadığı anlaşıldığından anılan Kanunun rüşvet suçu yönünden getirdiği düzenlemeler de gözetilerek yapılan değerlendirmede;Sanık K.. G.. hakkında rüşvet almak ve resmi belgede sahtecilik suçlarından kurulan hükümlere ilişkin temyiz incelemesinde;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,Ancak;5237 sayılı TCK'nın 53/1-a maddesindeki yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle atılı suçları işleyen sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 53/5. maddesi gereğince sadece bu hak ve yetkilerin yasaklanmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde 53/1. maddesinde sayılan tüm hak ve yetkileri kullanmaktan yasaklanmasına karar verilmesi,Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu cihetlerin yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, rüşvet suçundan kurulan hüküm fıkrasının 6 nolu bendinin “5237 sayılı Yasanın 53/1-a maddesindeki yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işleyen sanığın aynı Yasanın 53/5. madde ve fıkrası gereğince cezanın infazından sonra başlamak üzere, 4 yıl süreyle 53/1-a maddesinde gösterilen hak ve yetkileri kullanmaktan yasaklanmasına", sahtecilik suçundan kurulan hüküm fıkrasının 5. bendinin ise “5237 sayılı Yasanın 53/1-amaddesindeki yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işleyen sanığın aynı Yasanın 53/5. madde ve fıkrası gereğince cezanın infazından sonra başlamak üzere, 2 yıl 6 ay süreyle 53/1-a maddesinde gösterilen hak ve yetkileri kullanmaktan yasaklanmasına” şeklinde değiştirilmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Suça sürüklenen çocuklar N.. T.. ve Seher hakkında rüşvet vermek suçundan kurulan hükümlere ilişkin temyiz incelemesine gelince;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre suça sürüklenen çocuk Seher hakkında kurulan hükme yönelik yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,Ancak,Suça sürüklenen çocuklar hakkında sahte nüfus cüzdanı kullandıkları iddiası üzerine başlatılan sahtecilik ile ilgili soruşturmada henüz rüşvet suçu ile ilgili bir durum, suç tarihindeki düzenlemeye göre, soruşturma makamlarınca öğrenilmeden, anlatımı ile olayın tüm yönleriyle ortaya çıkmasını sağlayan suça sürüklenen çocuk Seher hakkında TCK'nın 254/2. maddesinde yer alan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden yanılgılı değerlendirmeyle mahkumiyetine karar verilmesi,Suçu işlediği sırada 12-15 yaş aralığında olan suça sürüklenen çocuk N.. T.. hakkında 5237 sayılı TCK'nın 31/2. maddesi uyarınca işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği bulunup bulunmadığı hususunda rapor alınmadan eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,Kabule göre de;Suça sürüklenen çocukların cezalarından TCK’nın 62. maddesi gereğince indirim yapılırken 2 yıl 2 ay 20 gün yerine 2 yıl 1 ay 20 gün hapis cezası şeklinde eksik cezalar tayin edilmesi,Kanuna aykırı, suça sürüklenen çocuklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden suça sürüklenen çocuk N.. T.. hakkında sair yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 22/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.