Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5467 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4115 - Esas Yıl 2014





Tebliğname No : 5 - 2014/119025MAHKEMESİ : Karabük Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 02/03/2010NUMARASI : 2009/110 Esas, 2010/37 Karar.Suç : RüşvetMahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,Ancak;Suç tarihinde Karabük Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürlüğünde polis memuru olan sanık İdris'in görevli bulunduğu güzergahlarda, orman ürünleri ticareti ile uğraşan sanık Hüseyin'in yük taşıyan kamyonlarına kolaylık sağlanmasını temin amacıyla aralarında kurdukları iletişim uyarınca plakası veya özellikleri kendisine daha önce bildirilen araçların geçmelerine izin vermek ve bu yardımların karşılığında posta çeki hesabına 1.000 TL yatırılmasını, cep telefonuna 70 kontör transfer edilmesini sağlamak biçiminde gerçekleştirildiği anlaşılan eylemleri nedeniyle, 5237 sayılı TCK'nın 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin 1. fıkrasında yedi bent halinde sayılan hususlarla aynı Kanunun 3. maddesinin 1. fıkrasındaki "suç işleyen kişi hakkında fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur" şeklindeki yasal düzenlemeler ile dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, olayın oluş şekli ve sanıkların suçu sürdürmedeki ısrarlı tutumları göz önüne alınarak temel cezaların hak ve nesafete uygun bir şekilde belirlenmesi gerekirken, 5237 sayılı TCK'nın 3/1. maddesindeki orantılılık ilkesine aykırı olacak şekilde takdirde hataya düşülüp sanıklar hakkındaki cezanın alt sınırdan belirlenmesi,Suçun zincirleme biçimde işlenmesine rağmen, TCK'nın 43. maddesinin, sanık İdris'in ceza tutanağı tanzimine yetkili olmasına bağlı olarak da bu sanık hakkında 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun Ek 11. maddesinin uygulanmaması,5237 sayılı TCK'nın 40/2. maddesine göre özgü suç niteliğinde olan ve ancak kamu görevlisi tarafından işlenebilen görevi kötüye kullanmak suçuna azmettiren sıfatıyla iştirak eden sanık Hüseyin'in TCK'nın 38. maddesi yerine aynı Kanunun 37. maddesi uyarınca yüklenen suçun asli faili olarak cezalandırılmasına karar verilmesi,Hükümden sonra 19/12/2010 tarihinde yürürlüğe giren 6086 sayılı Kanunun 1. maddesi ile TCK'nın 257/1-2. madde-fıkralarında yer alan “kazanç” sözcüğünün “menfaat” olarak değiştirilmesi, bu fıkralarda öngörülen cezaların alt ve üst sınırlarının indirilmesi ve aynı maddenin 3. fıkrasındaki suç için yeni bir ceza ihdas olunması karşısında, TCK'nın 7/2. madde-fıkrasındaki "suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" hükmü gözetilerek, sanıkların hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,Sanıklar hakkında hükmedilen kısa süreli hapis cezalarının suçun işleniş şekli ve “sanıkların pişmanlık duydukları yönünde delillerin bulunmaması” gerekçeleriyle 5237 sayılı TCK'nın 50. maddesi uyarınca seçenek yaptırımlara çevrilmesine yer olmadığına karar verildiği halde, geçmişteki olumlu halleri ve “pişmanlıkları” gözetilerek tekrar suç işlemeyeceklerine dair olumlu kanaat oluştuğundan bahisle aynı Kanunun 51. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verilmek suretiyle hükümlerde çelişki yaratılması,Kısa süreli hapis cezaları ertelenmesine rağmen sanıklar hakkında TCK'nın 53/4. maddesine aykırı biçimde hak yoksunluklarına hükmedilmesi,Kanuna aykırı, sanıklar müdafiilerin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 15/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.