Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 478 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 8158 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Görevi kötüye kullanmaHÜKÜM : MahkumiyetMahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Sanığın olay tarihinde Torbalı Adliyesinde talimat zabıt katibi olarak görev yaptığı, 2005/426 sırasına kayıtlı talimat evrakına ekli cep telefonunun 26/08/2005 tarihli posta listesi ile postaneye teslim edildiği, ancak değerli olarak gönderilmesi gereken söz konusu cep telefonunun adi posta ile gönderilmesi neticesinde mahalline ulaşmadığı, bu suretle görevini kötüye kullandığı iddia edilen olayda; hazırlanan posta listesinde herhangi bir imzanın bulunmadığı dikkate alınıp, eylem tarihi itibariyle posta işlemlerinin sanık tarafından yerine getirilip getirilmediği, değerli postaların nasıl ve hangi prosedür izlenerek yapıldığı ve bu konuda sorumlu personelin kim olduğunun Torbalı Cumhuriyet Başsavcılığından, suça konu cep telefonunun PTT'ye gönderilmesi ve sonrasındaki aşamalarının ilgili PTT idaresinden sorulması, ayrıca kaybolan cep telefonunun olay sonrası kullanılıp kullanılmadığının araştırılması, eylem neticesinde objektif cezalandırma şartı olan kişi mağduriyeti, kamu zararı ve menfaat sağlanması unsurlarının oluşup oluşmadığı, varsa ne şekilde oluştuğunun denetime imkan verecek şekilde gerekçeleriyle tartışılması ve sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçelerle yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,Kabule göre de; Suçu TCK'nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna karar verilmesi gerektiğinin nazara alınmaması, Hükümden önce 19/12/2010 tarihinde yürürlüğe giren 6086 sayılı Yasanın 1. maddesi ile TCK'nın 257/1-2. madde-fıkralarında yer alan “kazanç” sözcüğünün “menfaat” olarak değiştirilmesi, bu fıkralarda öngörülen cezaların alt ve üst sınırlarının indirilmesi karşısında, TCK'nın 7/2. madde-fıkrasındaki "suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" hükmü gözetilerek sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 13/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.