Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4496 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 3243 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSuç : İkna ve icbar suretiyle irtikapHÜKÜM : İkna suretiyle irtikap suçundan mahkumiyetine (2 kez)Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;CMK'nın 260/1. maddesine göre katılan sıfatını alabilecek surette irtikap suçundan zarar görmüş olan Hazinenin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve hükmün 16/01/2014 havale tarihli dilekçe ile vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında, 3628 sayılı Kanunun 18. maddesindeki "...... avukatının yazılı başvuruda bulunması halinde Maliye Bakanlığı, başvuru tarihinde müdahil sıfatını kazanır." düzenlemesinin verdiği yetkiye dayanılarak CMK'nın 237/2. maddesi uyarınca Hazinenin katılma talebinin kabulüne karar verildikten sonra gereği düşünüldü:Sanık hakkında ...'a yönelik eylemi nedeniyle kurulan hükmün temyiz incelemesinde;TCK'nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi'nin 08/10/2015 tarih ve E.2014/140; K. 2015/85 sayılı kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün bulunmuş, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.Ancak;TCK'nın 53/3. maddesi uyarınca sanığın sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun koşullu salıverme tarihinden itibaren uygulanamayacağı gözetilmeksizin altsoyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesindeki hakların tümünü koşullu salıverilmeye kadar kullanmaktan mahrum bırakılmasına hükmedilmesi,Yüklenen suçun TCK'nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işleyen sanık hakkında aynı Yasanın 53/5. mddesi uyarınca hak yoksunluğuna karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Kanuna aykırı, katılan ... vekili ve sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilmek suretiyle CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu hususların yeniden yargılama yapılmaksızın düzeltilmesi mümkün bulunduğundan aynı Yasanın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasındaki hak yoksunluklarının uygulanmasına ilişkin bölümün, "Hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanığın, 5237 sayılı Yasanın 53/1. maddesinin a, b, c, d, e bentlerinde belirtilen haklardan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar ve TCK'nın 53/3. maddesine göre 53/1-c maddesinde yer alan kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri ile ilgili haklardan da koşullu salıverme tarihine kadar yoksun bırakılmasına" şeklinde değiştirilmesi, mahkemenin takdiri de gözetilerek hüküm fıkrasına "suçun TCK'nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi nedeniyle anılan Yasanın 53/5. maddesi uyarınca takdiren 1 yıl 15 gün süreyle cezasının infazından sonra işlemek üzere 53/1-a maddesinde sayılan hak ve yetkileri kullanmaktan yasaklanmasına" ibarelerinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Sanık hakkında ...'a yönelik eylemi nedeniyle kurulan hükmün temyiz incelemesinde;Kızılırmak Tapu Sicil Müdürü olan sanığın, mağdur ...'ın murisi annesinden kalan taşınmazların tapuda intikal işlemlerinin yapılması sırasında işlemlerin daha erken yapılabilmesi amacıyla mağdurdan masraf adı altında para talep ettiği aşamalarda değişmeyen aynı mahiyetteki mağdur ve tanık beyanları ile tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 30/03/2010 tarih ve 2009/5-167-2010/70 sayılı Kararında da açıklandığı üzere; icbar suretiyle irtikap suçunda mağdurun iradesini baskı altında tutmaya elverişli olmak koşuluyla, doğrudan doğruya veya dolaylı biçimde yapılan her türlü zorlayıcı hareketin icbar kavramına dahil olduğu, manevi cebirin, belli bir şiddete ulaşmasının, ciddi olmasının ve mağdurun baskının etkisinden kolaylıkla kurtulma olanağının bulunmamasının gerektiği, mağdurun aşamalardaki beyanları ve olayın oluş şekline göre somut olayda sanığın öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere, yasanın öngördüğü anlamda icbar boyutuna varan bir davranışının bulunmadığı, bu itibarla cebri irtikap suçunun, keza mağdurun, kendisinden istenen paranın yasal olarak verilmesi gereken bir para olmadığını bilmesi nedeniyle de ikna suretiyle irtikap suçunun yasal unsurunun oluşmadığı, sanığın sabit görülen eyleminin suç tarihinde yürürlükte bulunan ve sonraki düzenlemelere nazaran açıkça lehine olan TCK'nın 257/3. maddesinde düzenlenen görevinin gereklerine uygun davranmak için kamu görevlisinin çıkar sağlaması suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin yanılgılı nitelendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,Kabule göre de;Sanığın, mağdur ...'a karşı eylemi nedeniyle hakkında hükmolunan cezadan TCK'nın 62. maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılırken "2 yıl 1 ay hapis" yerine "2 yıl 6 ay hapis" şeklinde fazla ceza tayini,üklenen suçu TCK'nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanık hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna karar verilmemesi, TCK'nın 53/3. maddesi uyarınca sanığın sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun koşullu salıverme tarihinden itibaren uygulanamayacağı gözetilmeksizin altsoyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesindeki hakların tümünü koşullu salıverilmeye kadar kullanmaktan yoksun bırakılması şeklinde karar verilmesi,Kanuna aykırı, sanık müdafii ve katılan ... vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.