Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4394 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 1454 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Rüşvet vermekHÜKÜM : MahkumiyetMahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi;Sanık hakkında rüşvet verme suçundan kamu davası açıldığı, Maliye Hazinesinin bu suçun zarar göreni olması ve vekilinin temyiz dilekçesi vermekle katılma iradesi göstermesi sebebiyle kanun yolu muhakemesinde bu suç yönünden davaya katılma ve Ceza Muhakemesi Kanununun mağdur ve katılanlar için öngördüğü haklardan yararlanma olanağına sahip bulunduğu nazara alınarak 3628 sayılı Yasanın 17 ve 18 ile CMK'nın 237/2 ve 260. maddeleri uyarınca Hazinenin davaya katılan olarak kabulüne karar verildikten sonra gereği düşünüldü: .... Komutanlığı emrinde görevli piyade er ... ve ...'na 26/04/2007 ile 22/05/2007 arası dört farklı tarihte Suriye sınırından Türkiye'ye kaçak mal geçirmesine göz yummaları karşılığında toplamda 2200 TL olmak üzere dört kez rüşvet verdiği iddiasıyla açılan kamu davasında sanığın zincirleme şekilde rüşvet vermek suçundan mahkumiyetine karar verilmiş ise de;5237 sayılı TCK'nın 6352 sayılı Yasa değişikliği öncesinde rüşveti tanımlayan 252/3. maddesinde "rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır" denilerek sadece nitelikli rüşvete yer verildiği, kamu görevlisinin yapması gereken işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlamasının veya kişilerin bu şekildeki iş için kamu görevlisine çıkar temin etmelerinin rüşvet tanımından çıkarıldığı, bu durumda diğer koşulların varlığı halinde görevi kötüye kullanma suçunun oluşacağı anlaşılmakla, Rüşvet suçu, bir karşılaşma suçu olduğundan, çok failli suçlardan olup, bir tarafta rüşvet verenin; diğer tarafta ise rüşvet alan kamu görevlisinin yer aldığı, rüşvet veren ve alanın, aynı amacın gerçekleşmesini hedefledikleri, bu itibarla veren ve alan açısından tek bir suç olduğu nazara alınarak rüşvet suçlarına konu paraların suç tarihinde yürürlükte bulunan TCK'nın 252/3. maddesi anlamında kamu görevlisine görevinin gereklerine aykırı olan bir işi yapması için verilip verilmediği hususunun hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve buna bağlı olarak suç niteliğinin tayini bakımından, sanık hakkında suç tarihi olan 2007 yılı itibarıyla 5607 sayılı Kaçakçılık Yasasına muhalefet suçuna ilişkin olarak açılmış bir soruşturma ve dava olup olmadığının tespitiyle varsa bu evraklar ile aynı olaya ilişkin farklı kararlar verilmesinin önüne geçmek, uygulama birliğini sağlamak ve her iki davada adil sonuç çıkmasını temin etmek için, rüşvet aldığı iddia olunan ... ve ... hakkında rüşvet almak suçundan dolayı ... Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesinde görülen 2011/2521 Esas sayılı kamu davasının akıbetinin araştırılması, kesinleşmemişse sonucunun bekletici mesele yapılması, hüküm verilmişse onaylı örneklerinin bu dosya içine alınması ve gerekli görülmesi halinde teşhis yapılmasından sonra, bütün deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle görevinin gereklerine aykırı hareket etmesi için kime, nasıl, ne şekilde, hangi iş ve işlemi nedeniyle ne kadar para verildiği karar yerinde denetime imkan verecek biçimde gerekçeleriyle gösterilerek sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik soruşturma ve yetersiz gerekçelerle yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması, Kabule göre de;Sanığın asker şahıslardan ... ve ...'na değişik tarihlerdeki aynı ve farklı kaçakçılık eylemleri kapsamında birden çok kez rüşvet verdiğinin iddia ve kabul olunması karşısında; suç kastı yenilenmeden bir kimseye birden fazla rüşvet verilmesi halinde zincirleme suç hükümleri uygulanacağı, keza farklı kaçakçılık eylemleri için rüşvet verme suçu rüşvet verilen şahıs sayısınca oluşacağından, sanığın TCK'nın 252/1, 43/1 maddeleri gereğince iki kez zincirleme rüşvet vermek suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde uygulama yapılarak haklarında noksan cezaya hükmedilmesi, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve E. 2014/140; K. 2015/85 sayılı kararının 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK'nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiin ve katılan Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 29/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.