Tebliğname No : 5 - 2012/232817MAHKEMESİ : Antalya 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 25/04/2012NUMARASI : 2010/582 Esas, 2012/153 KararSuç : İrtikap, görevi kötüye kullanma, görevi ihmalMahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;Başvurularının kapsamına göre, temyiz incelemesinin beraet ve zamanaşımı nedeniyle verilen ortadan kaldırma hükümlerine yönelik Hazine vekilinin, mahkumiyet hükümlerine ilişkin sanıklar Abdullah ve Mehmet müdafiilerinin, vekalet ücretine dair sanık Seha müdafiinin temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü: Sanıklar M.. B.. ve A.. C.. hakkında zincirleme şekilde ikna suretiyle irtikap suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde;Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18/09/2012 tarih ve 2012/420 Esas, 2012/1771 sayılı Kararı da nazara alınarak 6352 sayılı Yasanın geçici 2. maddesinin sadece karşılıksız yararlanma suçlarını kapsadığı anlaşılmakla anılan Kanunun irtikap suçu yönünden getirdiği düzenlemeler ve suça konu toplam değerin 9.845,13 TL suç tarihinin 2003 yılı olmasına göre TCK'ya eklenen 250/4. maddesinin sanıklar hakkında uygulanamayacağı gözetilerek yapılan incelemede; Sanık A.. C.. için hükümde TCK'nın 38/1. maddesine yer verilmemesi sonuca etkili görülmemiş ve yüklenen suçu TCK'nın 53/1-a maddesinde yer alan hak ve yetkileri kötüye kullanarak işleyen sanıklar hakkında aynı Kanunun 53/5. maddesinin uygulanmaması karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamış, suç tarihlerinde Korkuteli Adliyesi Yazı işleri müdürü olarak görev yapan sanık M.. B..'ın Kadastro hakimi olan A.. C..'nin talimatıyla, kadastro mahkemesine dava açan 383 kişiden yasal olarak alınması gereken masraflar dışında dava masrafları adı altında ödemeleri gereken miktarları bu şekilde bildirmek ve görevleri nedeniyle kendilerine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle gerçekleştirdikleri hileli davranışlarla toplam 9.845,13 TL'yi makbuzsuz olarak alıp mal edinmeleri şeklinde gerçekleştiği anlaşılan olayda, M.. B..'ın parayı veren kişilerin görevi nedeniyle kendisine duyduğu güveni kötüye kullanarak bu suçu işlemesi, A.. C..'nin ise bu konudaki talimatları vermek yoluyla bu fiile azmettiren olarak katılması karşısında eylemlerin ikna suretiyle irtikap boyutuna ulaştığı nazara alınarak tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.Bozmaya uyularak gereği yerine getirilmiş, delillerle iddia ve savunma duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan mahkumiyet hükümlerinin ONANMASINA, İkna suretiyle irtikap suçundan sanıklar S.. K.., A.. C.. ve M.. B.. hakkındaki beraet, red, görevi kötüye kullanmak suçundan E.. G.. hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hükümlerin incelenmesinde;Sanık E.. G.. hakkında mahkemece verilen 20/01/2009 tarihli beraet hükmünün kesinleşmediği, 07/10/2010 tarihli bozma ilamıyla ortadan kalktığı, mahkemece esastan hüküm kurulması gerektiği halde karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması nedeniyle tebliğnamedeki sınırlama düşüncesine iştirak edilmemiş, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/5. maddesinde yer alan "Beraet eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına Hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilir." biçimindeki düzenleme nazara alınarak, kendisini vekille temsil ettiren ve beraetine karar verilen S.. K.. için vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilmemiş ise de; Görevi kötüye kullanma suçu için 765 sayılı TCK'nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık eklemeli, ikna suretiyle irtikap suçu için lehe olan 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e maddesinde öngörülen 8 yıllık asli zamanaşımı sürelerine tabi olması, görevi kötüye kullanma yönünden son suç tarihi olan 2003 yılı ve ikna suretiyle irtikap suçu yönünden son sorgu tarihi olan 21/06/2004 ile inceleme günü arasında bu sürelerin gerçekleştiğinin anlaşılması karşısında, 5237 sayılı TCK'nın 7/2. maddesi ile 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilmek suretiyle hükümlerin CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden sanıklar hakkında bu suçlardan açılan kamu davalarının aynı Yasanın 322 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca zamanaşımı sebebiyle ayrı ayrı DÜŞMESİNE, Sanıklar M.. B.. ve A.. C.. hakkında görevi kötüye kullanma ve ihmal suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde ise;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;Kamu davalarının 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi uyarınca zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmesi gerekirken, ortadan kaldırma kararları verilmesi, Kanuna aykırı ve temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden 5237 sayılı TCK'nın 7/2. maddesi ile 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek hükümlerin CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu hususlar yeniden yargılama yapılmaksızın düzeltilmesi mümkün bulunduğundan aynı Kanunun 322. maddesi ile verilen yetkiye dayanılarak; hüküm fıkrasındaki sanıklar haklarındaki kamu davalarının "... zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına" ibarelerinin “... CMK'nın 223/8. maddesi uyarınca kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE" şeklinde değiştirilmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 21/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.