Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4281 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1118 - Esas Yıl 2014





Tebliğname No : 5 - 2011/408973MAHKEMESİ : Bilecik Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 26/02/2010NUMARASI : 2006/147 Esas, 2010/22 KararSuç : İkna suretiyle irtikapMahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;Sanıklar hakkında ikna suretiyle irtikap suçlarından kamu davası açıldığı, 3628 sayılı Yasanın 17 ve 18. maddelerine göre Hazinenin bu suçun zarar göreni olması sebebiyle davaya katılma ve Ceza Muhakemesi Kanununun mağdur ve katılanlar için öngördüğü haklardan yararlanma olanağına sahip bulunduğu, hükmün vekili tarafından 25/11/2011 havale tarihli dilekçeyle temyiz edilmesiyle katılma iradesinin ortaya konulduğu gözetilerek CMK'nın 237/2. maddesinin verdiği yetki uyarınca Hazinenin davaya katılan olarak kabulüne karar verildikten sonra gereği düşünüldü:Sanık E.. E.. hakkında hüküm fıkrasının 1/C (mağdur R.. S..'a yönelik eylemi), İ.. A.. hakkında 2/A (mağdur R.. S..'a yönelik eylemi) ve 2/G (mağdur O.. Ö..'e yönelik eylemi) bendlerindeki beraet hükümleri yönünden yapılan incelemede;Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraet hükümleri usul ve kanuna uygun olduğundan katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,Sanık E.. E.. hakkında hüküm fıkrasının 1/K, O, Ö (mağdurlar O.. Ö.., Ö.. K.., İ.. T..'a yönelik eylemleri) bendlerindeki mahkumiyet hükümleri yönünden yapılan incelemede;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,Ancak;İrtikap suçlarından verilen hapis cezalarının kanuni sonucu olarak TCK'nın 53/1-2-3. maddesinde yer alan güvenlik tedbirlerine hükmedilmesi gerektiğinin nazara alınmaması, Yine irtikap suçlarını TCK'nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle işlediği kabul edilen sanık hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna hükmedilmemesi,Kabule göre de;Hükümlerden sonra 05/07/2012 gün ve 28344 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasanın 86. maddesi ile eklenen 5237 sayılı TCK'nın 250/4. maddesine göre sağlanan menfaatin değeri ve mağdurların ekonomik durumu suç tarihlerine göre ayrı ayrı değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi lüzumu, Görevi kötüye kullanma suçu yönünden hükümden sonra 19/12/2010 tarihinde yürürlüğe giren 6086 sayılı Yasanın 1. maddesi ile TCK'nın 257/1-2. madde-fıkralarında yer alan “kazanç” sözcüğünün “menfaat” olarak değiştirilmesi, bu fıkralarda öngörülen cezaların alt ve üst sınırlarının indirilmesi ve 3. fıkra için yeni bir ceza ihdas edilmesi karşısında TCK'nın 7/2. madde-fıkrasındaki “suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” hükmü karşısında yeniden değerlendirme yapılması gerekliliği, Diğer mahkumiyet ve beraet hükümlerine yönelik temyiz incelemesine gelince;Sanıklardan E.. E..'ın suç tarihlerinde Osmaneli Tapu Sicil Müdürü olarak görev yaptığı, İ.. A..'nın ise bu kurumdan emekli olmasına karşın E.. E..'ın talebi üzerine iş ve işlemlere yardımcı olmak üzere tapu sicil müdürlüğünde gayri resmi olarak çalışmaya devam ettiği, sanıkların irade ve eylem birliği içerisinde hareket ederek farklı tarihlerde tapuda işlem yaptıran kişilerden gerçekte tahsilat yetkileri olmadığı halde bu konuda yetkili oldukları izlenimi uyandırarak tapu işlemlerinde yükümlüsü tarafından Mal Müdürlüğüne veya ilgili bankaya yatırılması gereken tapu harç ve döner sermaye ücretlerini esasen olması gereken miktarlardan da fazla olacak şekilde ilgililerden tahsil ettikleri, harç ve döner sermaye ücretlerini hiç yatırmamak veya eksik yatırmak suretiyle kalan paraları mal edindikleri, bu fiillerin sanık Emin'in bilgi, onay, rıza ve talimatı dahilinde gerçekleştirildiği, bazı mağdurların E.. E..'a paraları İ.. A..'nın yanında verdiklerini beyan ettikleri anlaşılmakla, sanık E.. E..'ın görevinin sağladığı güveni kötüye kullanarak gerçekleştirdiği hileli davranışlarla mağdurları kendisi ve İ.. A..'ya yarar sağlanmasına ikna ettiği, eylemlerin farklı tarih ve ortamlarda gerçekleştirilmesine bağlı olarak mağdur adedince ikna suretiyle irtikap suçunu oluşturduğu, sanık İ.. A..'nın TCK'nın 40/2. maddesine göre özgü suç niteliğinde bulunan bu eylemlere aynı Kanunun 39. maddesi kapsamında yardım eden olarak iştirak ettiği, suç tarihlerine göre lehe yasa karşılaştırması yapılarak bu suçlardan mahkumiyetlerine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden dosya kapsamı, oluşa uygun düşmeyen gerekçeler ve yanılgılı değerlendirmeler sonucu bazı eylemlerden beraet kararları verilmesi, bazı eylemlerin ise E.. E.. yönünden görevi kötüye kullanma, İ.. A.. yönünden nitelikli dolandırıcılık olarak kabulüyle mahkumiyet hükümleri kurulması ve bu eylemlerden dolayı diğer sanığın beraetine karar verilmesi suretiyle çelişkiye yol açılması,Kabule göre de;Mağdur M.. U..'nun aşamalardaki anlatımları ve olayın oluş biçimiyle dosya kapsamı karşısında görevi kötüye kullanma ve dolandırıcılık olarak kabul edilen eylemlerle aynı delil ve beyanların söz konusu olmasına rağmen diğer kararlarla çelişki oluşturacak biçimde bu kişiye yönelik fiil yönünden her iki sanık hakkında ayrı ayrı beraet kararları verilmesi, Sanık İ.. A.. hakkında nitelikli dolandırıcılık suçlarından kurulan hükümlerde TCK'nın 51. maddesi uyarınca erteleme kararı verilirken, yasal imkan bulunmadığı halde adli para cezalarını da kapsayacak biçimde uygulama yapılması, Hükümlerden sonra 19/12/2010 tarihinde yürürlüğe giren 6086 sayılı Yasanın 1. maddesi ile TCK'nın 257/1-2. madde-fıkralarında yer alan “kazanç” sözcüğünün “menfaat” olarak değiştirilmesi, bu fıkralarda öngörülen cezaların alt ve üst sınırlarının indirilmesi ve 3. fıkra için yeni bir ceza ihdas edilmesi karşısında TCK'nın 7/2. madde-fıkrasındaki “suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” hükmü gözetilerek, sanık E.. E..'ın görevi kötüye kullanma olarak kabul edilen eylemleri yönünden hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,Bozmayı gerektirmiş, sanık E.. E.. müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.