Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4206 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 3247 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSuç : İkna suretiyle irtikapHÜKÜM : MahkumiyetMahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,Ancak;İkna suretiyle irtikap suçu; kamu görevlisinin, görevinin sağladığı güveni kötüye kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği hileli davranışlarla, kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi ikna etmesi ile oluşur. Bu eylemde mağdur, kamu görevlisine sağladığı çıkarın yasal olduğunu zannetmekte, yasa dışı çıkar sağladığını bilmemekte, kamu görevlisi ise yalan beyanlarıyla mağduru kandırmaktadır. Mağdur, yaptığı ödemenin yasal olarak yapılması gerektiğine inanmakta, failin iknası sonucu rızası fesada uğramaktadır ve meşru zemindedir. İkna, ödemeye mecbur olmadığı bir parayı ödemek zorunda olduğunu bireye bildirmektir.Rüşvet suçu ise; (6352 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki hukuki düzenlemelere göre) bir kamu görevlisinin görevlerinin gereklerine aykırı olarak, bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıyla oluşacak ve ayrıca bu suçta her iki tarafın da gayri meşru zemin içinde bulunmaları gerekecek, taraflar arasında serbest irade ile yapılan anlaşmanın vuku bulduğu anda rüşvet suçu meydana gelecektir.Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; sanığın ...İlçe Emniyet Müdürlüğü ... Polis Merkezi Kimlik Bildirme Bürosunda başpolis memuru olarak görev yaptığı, ... sayılı Kimlik Bildirme Kanunu'nun 6/1-b maddesi gereğince işyerlerinde çalışanların giriş ve ayrılış kayıtlarını tutma ve aynı Kanunun Ek 2. maddesi gereğince bu kayıtları ....'ya bildirme yükümlülüğünün bulunduğu, sanığın bu kapsamda işyerine bıraktığı formların katılan tarafından doldurularak karakola götürüldüğü, işyerinde toplam 14 işçi çalışmasına rağmen sigortalı 4 işçiye ait form doldurulduğunu gören sanığın formların eksik olduğunu sigortasız diğer işçilerin de sigortalarını yaptırıp getirmesi gerektiğini söyledikten bir müddet sonra katılanın işyerine gelip "bu işi aramızda halledebiliriz" dediği,katılanın, "kaç paraya olur?" sorusuna "1.000 TL'ye olur" şeklinde cevap verdiği, katılanın gerçekte kabul etmemesine rağmen kabul etmiş gibi görünerek "o kadar param yok, 500 TL'ye olur mu?" dediği, sanığın bu miktarı kabul edip saat 15:00'de geleceğini söyleyerek işyerinden ayrıldığı, katılanın aynı gün saat 14:00 sıralarında durumu kolluk görevlilerine ihbarı üzerine 500 TL miktarındaki paranın seri numaraları tespit edilerek olay yerinde tertibat alındığı, saat 15:25 sıralarında sanığın katılanın işyerine geldiği ve 2-3 dakika sonra çıktığında yakalandığı, yapılan üst aramasında seri numaraları tespit edilen paraların ele geçirildiği sübut bulan olayda; sanık ve katılanın gayri meşru zeminde olduğu ve katılanın sağladığı yararın yasal olmadığını bildiği, bu itibarla ikna suretiyle irtikap suçunun yasal unsurunun oluşmadığı, katılana ait iş yerinde sigortasız işçi çalıştırıldığını bilen sanığın 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu Ek 6. maddesinin 5. fıkrasında yer alan "Yapılacak araştırma sonunda edinilen bilginin bir kabahate ilişkin olduğu hallerde, konu araştırılarak gerekli yasal işlem yapılır veya yapılması sağlanır." hükmü ve 1774 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde işlem yapması gerekirken bu işlemi yapmamak için menfaat teminine kalkıştığı, katılanın da esasında kabul etmemekle beraber suçüstü yapılması ve sanığın yakalanması için teklifi kabul etmiş görünmesi karşısında, taraflar arasında özgür iradeleri ile yapılmış bir rüşvet anlaşmasının bulunmadığı, bu itibarla eylemin görevinin gereklerine aykırı biçimde bir işin yapılmaması için rüşvet almaya teşebbüs suçunu oluşturduğu gözetilmeden yanılgılı hukuki değerlendirmeyle yazılı şekilde ikna suretiyle irtikap suçundan mahkumiyet hükmü kurulması, Kabule göre de;TCK'nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işleyen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. maddesi gereğince, cezanın infazından sonra başlamak üzere, hükümde belirtilen hapis cezasının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Katılanın ekonomik durumunun araştırılmasından sonra irtikap edildiği kabul edilen 500 TL yönünden TCK'nın 250/4. maddesinin uygulama olanağının bulunup bulunmadığının değerlendirilmemesi,Anayasa Mahkemesinin TCK'nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı Kararının değerlendirilmesi lüzumu,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 25/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.