İrtikap suçundan sanıklar Fevzi, Celal, Mehmet ve M.Hamdi'nin bozma üzerine yapılan yargılanmaları sonunda; sanıklar hakkındaki kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına dair, (Diyarbakır Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesi)'nden verilen 27.02.2006 gün ve 2004/181 Esas, 2006/74 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi katılan vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay C.Başsavcılığı'ndan tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelendi;Sanıklar hakkında verilen 15.04.2002 günlü kararın, sanıklar Mehmet ve Celal vekilleri ve bu iki sanık yönünden o yer C.Savcısı tarafından temyiz edildiği, sanıklar Fevzi ve M.Hamdi hakkındaki hükümlerin ise temyiz edilmeksizin kesinleştiği gözetilmeden, diğer sanıklarla ilgili temyiz ve bozma kararı üzerine bu sanıklar hakkında tekrar duruşma açılarak verilen hükümlerin hukuki değerden yoksun olduğu ve bu nedenle üzerinde temyiz incelemesi yapılamayacağı anlaşıldığından, katılan vekilinin sanıklar Fevzi ve M.Hamdi hakkındaki hükümlere ilişkin temyiz isteğinin 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİYLE, incelemenin sanıklar Mehmet ve Celal hakkındaki hükümlerle sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:D…… SSK Hastanesi'nde genel cerrahi uzmanı olarak görevli sanıkların hastanede ameliyatı yapmak için katılan ve mağdurlardan para isteyerek almaları eylemlerinde, ilgililerin hayati tehlikelerinin bulunmamasına, aynı hastanede birden fazla genel cerrahi uzmanının bulunmasına ve dosya kapsamına göre irtikabın ikna ve icbar unsurunun bulunmadığı, sanıkların tekliflerinin karşı taraflarca kabul edilmesi üzerine ameliyatları yaptıkları ve eylemlerinin 765 sayılı Yasa'nın 212/1. maddesine uyan yapması gereken işi yapmak için rüşvet alma suçuna vücut vereceği, bu suçun aynı Yasa'nın 102/3 ve 104/2. maddeleri uyarınca 10 yıllık asli ve 15 yıllık ilave zamanaşımı süresinin bulunduğu, 765 sayılı Yasa'nın 212. maddesinin bir ve ikinci fık-ralarında basit ve nitelikli rüşvet alma suçları ayrı ayrı düzenlenip yaptırım altına alındığı halde, sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın rüşveti tanımlayan 252/3. maddesinde "rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır" denilerek sadece nitelikli rüşvete yer verildiği, kamu görevlisinin yapması gereken bir işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlanmasının rüşvet suçu kapsamından çıkarıldığı cihetle, sanıkların eylemlerinin aynı Yasa'nın 257/3. maddesinde düzenlenen görevinin gereklerine uygun davranmak için çıkar sağlama suçunu oluşturacağı bu suçun tabi olduğu yasa maddesinde öngörülen cezanın tutarına nazaran 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e ve 67/4. maddelerinde belirlenen 8 yıllık asli ve 12 yıllık ilave zamanaşımına tabi olduğu, suçların tarihi olan 1998 yılı ile inceleme günü arasında bu sürenin gerçekleştiği anlaşıldığından 5237 sayılı TCK'nın 7/2 ile 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi gözetilmek suretiyle hükümlerin CMUK'nın 321. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden sanıklar hakkında açılan kamu davalarının aynı Yasa'nın 322 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca zamanaşımı sebebiyle DÜŞMESİNE, 18.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.