Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21705 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 1912 - Esas Yıl 2007





Zimmet suçundan sanık İ…….. A…….'ın bozma üzerine yapılan yargılanması sonunda; atılı suçtan mahkümiyetine dair, İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 16.06.2005 gün ve 2004/244 Esas, 2005/114 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi Yerel C.Savcısı ile sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü: Kullanma zimmetine konu 357.048.000 TL.nin hesaplanan nema miktarı olan 104.396.922 TL.nin dosyada mevcut makbuz içeriğine göre sanık tarafından 10.02.2005 tarihinde yatırıldığı anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK.nun 248/2. maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığı yönündeki tebliğname düşüncesine iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak; Lehe olduğu kabul edilen 5237 sayılı TCK.nun 247/1. maddesinde öngörülmediği halde hapis cezası ile birlikte ağır para cezasına da hükmolunması, Hesaplanan nema miktarının yatırılması ile etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma koşullarının ancak hükümden önce gerçekleştiği gözetilerek, cezadan 1/3 oranında indirim yapılması gerekirken, 5237 sayılı Yasanın 248/2. maddesi uyarınca 1/2 oranında indirim uygulanması, 5237 sayılı Yasanın 53/1. maddesi uyarınca uygulama yapılırken aynı maddenin 3. fıkrası gözetilmeksizin 53/1-c madde ve bendinde sayılan kendi alt soyu üzerindeki velayet hakkı, vesayet ve kayyımlığa ait hakların koşullu salırvermeye kadar kısıtlanması yerine infaz süresince yoksun bırakılmasına karar verilmesi, Suçun 5237 sayılı Yasanın 53/1-a maddesindeki yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesine rağmen kamu görevlisi olan sanık hakkında aynı Yasanın 53/5. madde ve fıkrası gereğince cezanın infazından sonra başlamak üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı, sanık müdafii ve Yerel C.Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.