Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1967 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7119 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 5 - 2012/241406MAHKEMESİ : İstanbul 37. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 08/05/2012NUMARASI : 2010/532 Esas, 2012/1130 KararSuç : Görevi kötüye kullanmaMahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK'nın 34, 230 ve 289/1-g maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının sanığı, katılanı, C.Savcısını ve herkesi tatmin edecek, Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde olması gerektiği nazara alınarak, Yargıtayın gerekçelerde tutarlılık denetimi yapması ve bu açılardan mantıksal ve hukuksal bütünlüğün sağlanması için kararın dayandığı tüm verilerin, bu veriler konusunda mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin açık olarak gerekçeye yansıtılması ilkelerine uyulması gerektiği halde, denetime imkan verecek yeterli gerekçeden yoksun olarak hüküm kurulması,Sanığın 2008-2010 yılları arasında hangi kurumda, hangi bölgelerden sorumlu olarak ve hangi statüde çalıştığı hususunun tereddüde yer vermeyecek şekilde sorulmasından, taşeron firma çalışanı olması halinde eyleminin Kabahatler Kanununun 32. maddesinde düzenlenen “emre aykırı davranış” fiilini oluşturup oluşturmayacağının tartışılmasından ve savunma tanıkları olarak adlarına çağrı kağıdı çıkarılan Ü.. B.., A.. Z.., T.. Ç.. ve A.. C..'ın dinlenmesinden sonra hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme sonucu karar verilmesi,Eylemlerin ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunu oluşturup oluşturmadığı ve zincirleme suç hükümlerinin neden uygulanmadığı hususlarının denetime imkan verecek şekilde karar yerinde tartışılmaması,Sanık hakkında verilen ve ertelenen hapis cezasının kısa süreli olduğu gözetilmeden TCK'nın 53/1. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna hükmedilmesi suretiyle aynı Kanunun 53/4. maddesine aykırı davranılması,Temel ceza alt sınırdan tayin edildiği halde TCK'nın 51/3. maddesi uyarınca denetim süresinin 3 yıl olarak tayini suretiyle çelişkiye yol açılması,Sanık hakkında lehe olduğunda kuşku bulunmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının cezanın kişiselleştirilmesi normlarından önce tartışılması zorunluluğu karşısında, hükümden önce 08/02/2008 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve TCK'nın 7/2. maddesi uyarınca sanık yararına olan 5728 sayılı Kanunun 562. maddesinin 1. fıkrası ile değişik CMK'nın 231/5. maddesinde hapis cezası için öngörülen sınırın 2 yıla çıkarılması ve anılan maddenin 2. fıkrası ile de 231/14. maddesindeki soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suç olma koşulunun kaldırılması karşısında, bu maddenin 6. fıkrasına 25/07/2010 tarihinde yürürlüğe giren 6008 sayılı Yasanın 7. maddesi ile eklenen cümle de nazara alınıp, kayden sabıkasız olan sanık hakkında objektif ve subjektif şartlar da gözetilerek mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağının karar yerinde değerlendirilmemesi,Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 29/01/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.