Tebliğname No : 5 - 2015/35573İNCELENEN KARARIN;MAHKEMESİ : Adana 2. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 15/04/2013 (Asıl Karar), 25/07/2014 (Ek Karar)NUMARASI : 2012/294 Esas, 2013/188 KararSuç : Rüşvet almak ve vermek, resmi belgede sahtecilik, özel belgede sahtecilik, edimin ifasına fesat karıştırmaMahalli mahkemece verilen hükümler ve ek karar temyiz edilmekle dosya incelendi;CMK'nın 260/1. maddesine göre rüşvet suçundan katılan sıfatını alabilecek surette zarar görmüş olan Hazinenin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve hükümlerin vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında 3628 sayılı Yasanın 18. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak temyiz dilekçesinin kapsamına göre sadece bu suç yönünden katılma talebinin KABULÜNE, resmi ve özel belgede sahtecilik suçlarının mahiyetine göre doğrudan zarar görmesi söz konusu olmayan, bu nedenle hükümleri temyiz etme hakkı bulunmadığı anlaşılan Hazinenin bu suçlardan kurulan hükümlere ilişkin temyiz itirazlarının 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, incelemenin temyiz dilekçesinin kapsamına göre rüşvet suçlarından verilen beraat hükümleri yönünden katılan Hazine vekili, tüm hükümler yönünden katılan İ.. B.. vekili, özel belgede sahtecilik ve edimin ifasına fesat karıştırma suçlarından verilen makumiyet hükümleri yönünden ise sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazlarıyla sınırlı yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü: Sanıklar M.. G.. ve M.. G.. hakkında edimin ifasına fesat karıştırma suçundan verilen mahkumiyet hükümleri, sanıklar M.. G.. ve A.. K.. hakkında rüşvet suçlarından kurulan beraat hükümleri ile sanık M.. G.. hakkında verilen ek karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;TCK'nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve E. 2014/140; K. 2015/85 sayılı kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.Delillerle iddia ve savunma duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan kurulan mahkumiyet hükümleri ile delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükümleri ve ek karar usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen sanıklar müdafiileri ile katılanlar vekillerinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ve ek kararın ONANMASINA,Sanıklar D.. Y.., M.. G.., A.. K.. ve M.. G.. hakkında özel belgede sahtecilik ve resmi belgede sahtecilik, sanık A.. K.. hakkında edimin ifasına fesat karıştırma suçlarından kurulan beraat ve mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;Sanık A.C hakkında edimin ifasına fesat karıştırma suçundan mahkumiyet hükmü kurulmuş ise de; 5237 sayılı TCK'nın 236. maddesinde edimin ifasına fesat karıştırma halleri yasa koyucu tarafından tahdidi olarak sayılmış olup, maddede sayılan seçimlik hareketlerin ya da faillik durumunun genişletilmesinin anılan Yasanın 2. maddesindeki kanunilik ilkesine aykırılık teşkil edeceğinde bir kuşku bulunmadığından, her ne kadar bir kısım öğretide özgü suç olarak kabul edilmese de madde metni gerekçesiyle birlikte incelendiğinde; 2. fıkranın “a” ve “b” bentlerinde yüklenici konumundaki kişiler ve temsilcileri ile edimin ifası sürecinde görev alan ilgili kamu görevlilerinin, “c”, “d” ve “e” bentlerinde ise edimin ifası sürecinde görev alan ilgili kamu görevlilerinin suçun faili olabileceği, dolayısıyla söz konusu suçun özel faillik niteliği taşıyan kimselerce işlenebileceğinde bir tereddüt bulunmadığı, bu kapsamda ihale konusu edimin mal teslimine ilişkin olması ve eksik mal teslim veya kabul edildiğinin iddia edilmesi karşısında sanığın eyleminin TCK'nın 236/2-b maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, 5237 sayılı TCK'nın 40/2. maddesine göre özgü suç niteliğinde olan ve edimin ifası sürecinde yüklenici konumundaki kişiler ile bu süreçte görev alan kamu görevlisi tarafından işlenebilen edimin ifasına fesat karıştırma suçuna iştirak eden diğer kişilerin azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilecekleri gözetilerek yapılan incelemede; katılan kuruma yapılan ihale sonucunda sözleşme gereği teslim edilmesi gereken yakıtların tamamı teslim edilmediği halde teslim edilmiş gibikatılan kurum antetli resmi belge niteliğinde 5 adet akaryakıt teslim tutanaklarının sanıklardan kurum görevlisi olan A.C ve yakıtı teslim eden firma sahibi Mehmet Ali tarafından imzalanarak tanzim edildiği, ayrıca yakıtları tanker ile sanık Mehmet Ali adına kuruma teslim eden sanık Mustafa'nın da başka bir araca ait özel belge niteliğinde 5 adet sahte tartım tutanaklarını petrol istasyonu görevlisi sanık Duran'a düzenlettirdiği, bu şekilde oluşturulmuş sahte evraklara istinaden sözleşmede belirtilen yakıttan daha az yakıt kuruma teslim edildiği halde tam teslim edilmiş gibi firmaya ödeme yapıldığı anlaşılan olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden katılan kurumda söz konusu akaryakıt alımı ile ilgili nasıl bir prosedür izlendiği, suça konu alımla ilgili 20/12/2011 tarihli sözleşmenin 30. maddesinin atıf yaptığı Mal Alımları Denetim Muayene ve Kabul İşlemlerine Dair Yönetmelik hükümleri uyarınca en az üç kişiden oluşan bir muayene ve kabul komisyonunun oluşturulup oluşturulmadığı, sanık A.C'ın kurumdaki görevinin ne olduğu, akaryakıt alınmasıyla ilgili görevlendirilip görevlendirilmediği, bir kabul komisyonu oluşmuş ise bu komisyonda görev alıp almadığı, olaya konu akaryakıt teslim tutanaklarını hakkında yapılan bir görevlendirme kapsamında imzalayıp imzalamadığı ya da bu tutanakların muayene kabul komisyonunun kararına esas teşkil eden bir belge olup olmadığı tespit edilemediğinden; anılan eksik hususların araştırılmasından sonra sonucuna göre sanık A.C'ın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde edimin ifasına fesat karıştırma suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,Sanıklar M.. G.. ve A.. K.. hakkında resmi belgede sahtecilik suçlarından beraatlerine, sanıklar M.. G.. A.. K.. ve M.. G.. hakkında özel belgede sahtecilik suçlarından mahkumiyetlerine dair hükümler kurulmuş ise de; Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 19/11/2013 tarih ve 2013/458 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, "Sahtecilik suçları bakımından kanun koyucunun resmi belgede sahtecilik ve özel belgede sahtecilik suçlarını benzer şekilde düzenlemesi, her iki suçta korunan hukuki yararın kamu güveni olması, suçların mağdurunun geniş anlamda toplumu oluşturan tüm bireyler olması ve suç isimlerinin aynı olması nedeniyle, resmi belgede sahtecilik suçu ile özel belgede sahtecilik suçunun “aynı suç” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, somut olayda da sanıklar tarafından fikir ve eylem birliği içerisinde beşi özel belge, beşi de resmi belge niteliğindeki toplam 10 adet sahte belgenin düzenlenip kullanıldığı gözetildiğinde; katılan kurum antetli sahte akaryakıt teslim tutanakları ve sahte kantar fişleri düzenlenmesi eylemlerinin bir suç işleme kararının icrası cümlesinden olarak aynı suçun birden fazla işlenmesi şeklinde gerçekleşen zincirleme suç kapsamında olduğu, ancak dosyadaki bilgi ve belgelerden sahte akaryakıt teslim tutanaklarını imzalayan sanık A.C'ın bu belgeleri görevi gereği düzenlemeye yetkili olup olmadığı tespit edilemediğinden, öncelikle anılan eksik hususun araştırılmasından sonra sonucuna göre görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğunun belirlenmesi durumunda bu sanığın eyleminin zincirleme biçimde kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, diğer sanıkların eylemlerinin ise bu suça iştirak niteliğinde olduğu, görevi gereği düzenlemeye yetkili olmadığının tespiti halinde ise tüm sanıkların eylemlerinin zincirleme resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfına hasren eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde mahkumiyet ve beraat hükümleri kurulması,Sanık Duran'ın özel belgede sahtecilik suçundan beraatine hükmedilmiş ise de; söz konusu sahte kantar fişlerini tanzim eden petrol görevlisi sanığın eylemlerini diğer sanıkların bilgisi dahilinde onlarla fikir ve eylem birliği içerisinde gerçekleştirdiği, zira söz konusu kantar fişlerini her defasında sanık Mustafa tarafından başka bir araç kantara getirilmesine rağmen suça konu içerisinde yakıt olan araç için tanzim edilmiş gibi gösterdiği, bu suretle tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden yüklenen zincirleme biçimde özel belgede sahtecilik suçunu işlediği gözetilmeden yetersiz gerekçe ve yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde beraat hükmü kurulması,Kabule göre de;Özel belgede sahtecilik suçundan cezaları alt sınırdan saptanan ve ertelenen sanıklar M.. G.., A.. K.. ve M.. G.. hakkında TCK'nın 51/3. maddesine aykırı olarak, denetime olanak verecek şekilde gerekçeleri gösterilip açıklanmadan denetim süresinin en üst sınırdan tayin edilmesi,Suçları TCK'nın 53/1-a maddesindeki yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işleyen sanık A.C hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve E.2014/140; K. 2015/85 sayılı kararının Resmi Gazetenin 24/11/2015 tarih ve 29542 sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK'nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiileri ve katılan İ.. B.. vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.