Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1762 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13456 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 4 - 2010/170822MAHKEMESİ : Kemalpaşa Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 16/03/2010NUMARASI : 2008/834 Esas, 2010/239 KararSUÇ : Görevi yaptırmamak için direnme, hakaret Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:Olay tarihinde sanıkların Nazarköy Su Perisi Otelde yemek yediği sırada yüksek sesle dinlenmekte olan müziğin çevreyi rahatsız etmesi nedeniyle yapılan ihbar üzerine buraya gelen jandarma görevlisi müştekilerin müziğin sesinin kısılmasını istemelerine rağmen bu isteğin yerine getirilmediği, müşteki Yılmaz'ın da orkestraya bizzat müdahale ederek müziği sonlandırması üzerine sanıklar ile katılan ve müştekiler arasında çıkan tartışmada sanık Mehmet'in katılan Yılmaz'ı "size gösteririm" diyerek tehdit ettiği ve yine sanıkların birlikte müştekileri itekledikleri mahkemece kabul edilen olayda; sanıkların eylemlerini müştekilerin hangi görevlerini yaptırmamak için cebir/tehditle nasıl gerçekleştirdikleri gösterilmeden, ayrıca "tehdit" ve "kamu görevlisini kasten yaralama" suçları denetime imkan verecek şekilde gerekçeleriyle tartışılmadan direnme suçundan mahkumiyet kararları verilmesi,Bir kısım tanık anlatımları ve müştekilerin aşamalardaki bir kısım beyanları ile olay tutanağında sanıklar Mehmet ve Hasan'ın müşteki Fatih'e hakaret ettiklerinden bahsedilmediği, müşteki Fatih'in de duruşmadaki beyanından farklı olarak C.Savcılığı ve kolluktaki ifadelerinde sanıkların kendisine yönelik hakaret eyleminden bahsetmediği, müştekinin aşamalardaki beyanlarının bu hususta çelişkiler içerdiği anlaşılmakla; katılan ve müştekilerin aşamalardaki beyanları arasındaki çelişkiler giderilerek hangi beyan veya delile ne sebeple üstünlük tanınıp itibar edildiği denetime olanak verecek şekilde karar yerinde gösterilerek hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hükümler kurulması,Kabule göre de;Direnme eylemini tek bir fiille birden fazla kamu görevlisine karşı işledikleri kabul edilen sanıklar hakkında TCK'nın 43/2. maddesinin uygulanmaması, Sanıkların aşamalardaki savunmalarında olay sırasında müşteki Yılmaz'ın kendilerine hakaret ettiğini belirtmiş olmaları karşısında, tanık G.. K..'ın talimatla alınan "otelde meydana gelen ilk olay sonrası karakola gelen sanık Mehmet'in "bana i..e diyen komutan buraya gelsin..." dediği yönünde savunmaları teyit eder nitelikteki anlatımı üzerinde de durularak sonucuna göre sanıklar hakkında TCK'nın 29 ve 129. maddelerinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışılmaması,Sanık Mehmet'in katılan ve müştekilere yönelik olarak bir suç işleme kararının icrası kapsamında ve kesintisiz olarak gerçekleştirdiği, hukuksal anlamda tek fiil olarak kabul edilmelerinde zorunluluk bulunan hakaret eylemlerinin TCK'nın 125/3-a, 125/4, 43/2. maddeleri kapsamında zincirleme suç olarak kabulü gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde üç ayrı mahkumiyet hükmü kurularak fazla ceza tayini,CMK'nın 231. maddesinin 6. fıkrasının c bendinde öngörülen zararın giderilmesi koşulunun yalnızca zarar suçları bakımından uygulama yeteneğinin bulunduğu, görevi yaptırmamak için direnme ve hakaret suçlarından dolayı maddi bir zararın meydana gelemeyeceği de gözetilmeden, kayden sabıkasız olup, duruşma tutanaklarına yansımış olumsuz bir hali bulunmayan ve duruşmadaki tutum ve davranışları nedeniyle cezalarından TCK'nın 62. maddesi uyarınca indirim yapılarak hapis cezaları kişilik özellikleri gerekçe gösterilerek TCK'nın 50. maddesi gereğince adli para cezasına çevrilen sanıklar hakkında takdiri indirim ve seçenek yaptırıma çevirme gerekçeleriyle de çelişecek şekilde “müştekiler şikayetçi olup, suçtan meydana gelen zararları ödenmediğinden ve sanıkların bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkememizde olumlu kanaat oluşmadığından” şeklindeki yasal olmayan gerekçelerle CMK'nın 231. maddesi gereğince hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,Kanuna aykırı, sanıklar müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.