Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 14597 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10897 - Esas Yıl 2013
Tebliğname No : 5 - 2013/161862MAHKEMESİ : Afyonkarahisar 2. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 17/04/2012NUMARASI : 2010/154 Esas, 2012/413 KararSuç : TefecilikMahalli mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi:Sanıktan kazanç karşılığı ödünç para aldığı iddia edilen müşteki O. D.'ın tefecilik suçunun mağduru olması ve hükmün 19/04/2013 tarihli dilekçeyle vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında, kamu davasına katılma ve hükmü temyiz hakkı bulunduğu anlaşılmakla, mahkemenin usul ve kanuna uygun olmayan katılan sıfatının iptaline ilişkin 24/05/2011 tarihli kararının 5271 sayılı CMK'nın 237/2 ve 260. maddeleri gereğince kaldırılmasına, katılma talebinin kabulüne karar verildikten sonra gereği düşünüldü:01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın 241. maddesinde atılı suçun; "Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi,..." biçiminde tanımlandığı, bu düzenlemeye göre suçun oluşması için sanığın yalnızca bir kişiye ödünç para vermesi yeterli olup, bu işi meslek haline dönüştürüp dönüştürmemesinin öneminin bulunmadığı, tefecilik suçunun ekonomi, sanayi ve ticarete ilişkin suçlar bölümü içerisinde yer aldığı, bu bölümün de topluma karşı suçlar kısmı içinde bulunduğu, 5237 sayılı Yasanın 43/1. maddesi, suçun mağdurunun aynı kişi olmasını suçun zorunlu unsuru haline getirmiş iken, 08/07/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanunun 6. maddesi ile anılan madde ve fıkraya eklenen "Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır." hükmü ile zincirleme suçun kapsamının genişletildiği ve mağduru aynı kişi olsun ya da olmasın maddenin son fıkrasındaki istisnalar dışındaki tüm suçlarda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının mümkün hale getirildiği, bu nedenle suçun temadi ettiğinden ve birden fazla kişiye ödünç para verilmesinin tek suç oluşturduğundan bahsedilemeyeceği, ancak suçun zincirleme olarak işlenmesinin olanaklı olduğu nazara alınarak,Katılanın aşamalardaki beyanlarında sanıkla birlikte hareket ettiğini ileri sürdüğü T. G. ve suç ortaklarının örgüt faaliyeti kapsamında tefecilik suçunu işledikleri iddiasıyla açılan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/289 Esas sayılı dava dosyasında sanığın da aynı suçlardan yargılanması karşısında, bu dosyanın derdest olması halinde, her iki dosya arasında sanık ve mağdurları yönünden hukuki ve fiili irtibat bulunması nedeniyle, suçun sübutuna etkisi ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanma ihtimali açısından davaların birlikte görülmesinde zorunluluk bulunduğundan bu dava ile birleştirilmesi, karara çıkmış olması halinde onaylı bir örneğinin dosya içerisine alınması suretiyle, deliller birlikte değerlendirilerek hüküm kurulması yerine suç tarihlerine ve hukuki kesinti oluşup oluşmadığına göre, sanığın her iki dosyadaki eylemlerinin bir bütün halinde zincirleme tefecilik suçunu oluşturabileceği de nazara alınmadan, eksik incelemeyle yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,Kanuna aykırı, katılanlar vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.