Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13434 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10607 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 5 - 2013/194229MAHKEMESİ : Kütahya 2. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 17/02/2011NUMARASI : 2010/609 Esas, 2011/120 KararSuç : TefecilikMahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:Katılan Hazine vekilinin temyiz itirazlarının sanık Ö.. T.. hakkında verilen beraat hükmüne yönelik olduğu gözetilerek yapılan incelemede;01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın 241. maddesinde atılı suçun; "Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi,..." biçiminde tanımlandığı, bu düzenlemeye göre suçun oluşması için sanığın yalnızca bir kişiye ödünç para vermesi yeterli olup, bu işi meslek haline dönüştürüp dönüştürmemesinin öneminin bulunmadığı, tefecilik suçunun ekonomi, sanayi ve ticarete ilişkin suçlar bölümünde topluma karşı suçlar kısmı içinde bulunduğu, 5237 sayılı Yasanın 43/1. maddesi, suçun mağdurunun aynı kişi olmasını suçun zorunlu unsuru haline getirmiş iken, 08/07/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanunun 6. maddesi ile anılan madde ve fıkraya eklenen "Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır." hükmü ile zincirleme suçun kapsamının genişletildiği ve mağduru aynı kişi olsun ya da olmasın maddenin son fıkrasındaki istisnalar dışındaki tüm suçlarda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının mümkün hale getirildiği, bu nedenle suçun temadi ettiğinden ve birden fazla kişiye ödünç para verilmesinin tek suç oluşturduğundan bahsedilemeyeceği, ancak suçun zincirleme olarak işlenmesinin olanaklı olduğu gözetildiğinde; sanıkların kazanç karşılığı ödünç para verme işi ile uğraşıp uğraşmadığı hususunda kolluk marifetiyle araştırma yaptırılmasından, mağdurun soruşturma ve kovuşturma aşamasında vermiş olduğu ifadeleri arasındaki çelişkinin giderilmesinden, sanık Selçuk ile mağdur Erdal arasında meydana gelen kasten yaralama olayıyla ilgili dosyanın incelenmesinden sonra, herhangi bir ticari ilişki bulunmamasına rağmen ödünç olarak verilen para miktarının fazla olması, ödünç verilen para karşılığında senet alınması, yine aralarında yakın akrabalık bağı veya iş ilişkisi bulunmayan kişiler arasında günün ekonomik koşulları nazara alındığında önemli miktarlardaki paranın karşılıksız verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı bulunması hususlarının değerlendirilmesi suretiyle sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçelerle yazılı şekilde hükümler kurulması,Kabule göre de;Birden fazla kez kazanç karşılığı ödünç para verdikleri kabul edilen sanıklar H.. S.. ve S.. Ö.. hakkında TCK'nın 43/2. maddesinin uygulanmaması,2010 yılı Temmuz ayı ve öncesi olan suç tarihinin karar başlığında 2009 yılı içi ve 23/04/2010 şeklinde gösterilmesi suretiyle CMK'nın 232/2-c maddesine muhalefet edilmesi,Kanuna aykırı, katılan Hazine vekili ve sanıklar müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 03/07/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.