Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 13166 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13057 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Görevi yaptırmamak için direnme, hakaretHÜKÜM : MahkumiyetMahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre hakaret suçu yönünden yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;Olay tutanağı ve tüm dosya kapsamına göre Silvan Belediyesinde yapılmakta olan bir toplantıda yetkili kurumlardan alınan izin doğrultusunda görüntü almak için görevlendirilen polis memurlarının belediye binasından çıkmalarının talep edilmesi üzerine durumun İlçe Emniyet Müdürü olan katılana haber verildiği, Belediye başkanı olan sanığın bu konuda görüşmek için binaya gelen katılana karşı sarfettiği “burası belediye binası, bende belediye başkanıyım, sizi buraya sokmuyorum, benim binamdan defol çık, bölücülük yapmayın, ortamı germeyin, ben daha fazla gererim" şeklindeki sözlerin mahiyeti, olayın meydan geldiği yer ve koşullar da dikkate alındığında bir bütün halinde hakaret suçunu oluşturduğu, direnme suçunda aranan cebir ve tehdidin unsurlarını yasal anlamda içermediği gözetilmeden görevi yaptırmamak için direnme suçundan da yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,Sanığın "...olay tarihinde belediye binası içerisine kamera çekimine izin vermek istemediği, bunu güzel bir dille anlattığı, kendisine ikram da bulunmak istediği ancak katılanın kendisine belediye binası senin babanın malı diyerek hiç de nazik olmayan bir üslupla karşılık verdiği, bunun üzerine kendisinden belediye binasını terketmesini istediği..." şeklindeki savunması üzerinde durularak olayın başlangıcı ve gelişimi irdelenip hakkında TCK’nın 29 ve 129. maddelerinin uygulanması gerekip gerekmediğinin karar yerinde tartışılmaması,Kabule göre de;Hakaret suçundan kurulan hükümde TCK'nın 125/3-a maddesinde hakaret suçu için hapis cezası ile adli para cezasının seçenek yaptırım olarak öngörüldüğü halde, aynı Kanunun 50/2. maddesinde belirtilen "suç tanımında hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adli para cezasına çevrilmez." hükmüne aykırı şekilde hapis cezası takdir ve tercih edilmiş olmasına rağmen bu cezanın daha sonra adli para cezasına çevrilmesi,Suç tarihi itibariyle işlediği kasıtlı bir suçtan sabıkası bulunmayan, hakkında takdiri indirim uygulanan sanığın duruşma tutanaklarına yansımış olumsuz bir hali bulunmadığı da nazara alınarak; kişilik özellikleri ve duruşmadaki tutum ve davranışları irdelenerek yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda ulaşılacak kanaate göre, hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine karar verilmesi gerekirken, CMK'nın 231/6. maddesindeki objektif ve subjektif koşullar değerlendirilmeksizin, "...sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkumiyetinin bulunuyor olması, sabıkalı kişiliği göz önünde bulundurulduğunda ileride bir daha suç işlemeyeceği yolunda vicdani kanaatin oluşmamış olması ..." şeklindeki yasal ve yeterli olmayan, dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçelerle anılan hükmün uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi, Kanuna aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.