Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12840 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11859 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 4 - 2011/316765MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 9. (Kadıköy 1.) Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 29/07/2011NUMARASI : 2010/1278 Esas, 2011/1200 KararSuç : Görevi yaptırmamak için direnme, kamu görevlisine hakaretMahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:Sanık R.. Y.. hakkında verilen hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;Sanığın hükümlerden sonra 21/06/2012 tarihinde öldüğü UYAP sisteminden temin edilen nüfus kaydından anlaşıldığından, 5237 sayılı TCK'nın 64 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca bir karar verilmesi lüzumu bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz tarihi itibariyle itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasanın 322, 5237 sayılı TCK'nın 64/1 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca açılan kamu davalarının sanığın ölümü sebebiyle DÜŞÜRÜLMESİNE,Sanık M.. D.. hakkında görevi yaptırmamak için direnme ve kamu görevlisine hakaret suçlarından verilen hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;Anayasanın 141/3, CMK'nın 34/1, 230/1 ve 289/1-g maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının sanığı, katılanı, Cumhuriyet Savcısını ve herkesi tatmin edecek, Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde olması gerektiği nazara alınarak, Yargıtay'ın gerekçelerde tutarlılık denetimi yapması ve bu açılardan mantıksal ve hukuksal bütünlüğün sağlanması için kararın dayandığı tüm verilerin, bu veriler konusunda mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin, hangi anlatımın ne gerekçeyle diğerine üstün tutulduğunun açık olarak kurulacak hükmün gerekçesine yansıtılması ve mahkemece ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiilleri ve bunun nitelendirilmesinin yapılması gerektiği halde, yazılı şekilde gerekçeden yoksun olarak hükümler kurulması,Kabule göre de;TCK'nın 125. maddesinde hakaret eylemi için hapis cezası ile adli para cezası seçenek yaptırım olarak öngörüldüğü halde, mükerrir olmayan sanık hakkında neden hapis cezası yaptırımının tercih edildiğinin gerekçeleri denetime olanak verecek şekilde karar yerinde gösterilmemesi,Direnme suçundan hüküm kurulurken TCK'nın 265/3. maddesine göre 1/3 oranında artırım uygulanırken 8 ay hapis cezası yerine 9 ay, aynı Yasanın 43/1. maddesine göre 1/4 oranında artırım uygulanırken neticeten 10 ay yerine 11 ay 7 gün fazla hapis cezası tayini,Sanığın, suç tarihi itibariyle adli sicil kaydındaki sabıkalarının silinme şartlarının oluştuğu görülmekle, lehe olduğunda kuşku bulunmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının cezanın kişiselleştirilmesi normlarından önce değerlendirilmesi zorunluluğu karşısında, hükümlerden önce 08/02/2008 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve sanık yararına olan 5728 sayılı Kanunun 562. maddesinin 1. fıkrası ile değişik CMK'nın 231/5. maddesinde hapis cezası için öngörülen sınırın 2 yıla çıkarılması ve anılan maddenin 2. fıkrası ile de 231/14. maddesindeki soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suç olma koşulunun kaldırılması ve 23/09/2010 günlü celsede hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesini kabul etmesi nazara alınıp, anılan Yasa ve maddedeki objektif ve subjektif şartlar da gözetilerek Mahkemece hükümlerin açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağının karar yerinde tartışılmaması,Hakaret suçunda temel ceza alt sınırdan belirlendiği halde yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden denetim süresinin TCK'nın 51/3. maddesi uyarınca 2 yıl olarak tayini,Hükmün mahkeme mühürü ile mühürlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle CMK’nın 232/7. maddesine aykırı davranılması, Kanuna aykırı ve sanık Mehmet'in temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 17/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.