Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12567 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11585 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 4 - 2011/324967MAHKEMESİ : Küçükçekmece 3. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 11/05/2011NUMARASI : 2009/852 Esas, 2011/351 KararSuç : Görevi yaptırmamak için direnme, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanMahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:Sanık V.. A.. hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan kurulan hükme ilişkin temyiz incelemesinde;Yüklenen suçu TCK'nın 6/1-d maddesi kapsamında yargı görevi yapan avukata karşı gerçekleştirdiği ve mükerrir olduğu anlaşılan sanık hakkında TCK'nın 265/2, 58/6-7. maddelerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi karşı temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.Delillerle iddia ve savunma duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle eleştirilen hususlar dışında usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,Sanık V.. A.. hakkında resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan, M.. A.. hakkında ise görevi yaptırmamak için direnme suçundan kurulan hükümlere ilişkin temyiz incelemesine gelince;Sanık M.. A..'ın atılı suçu yargı görevini yapan mağdur avukata karşı işlediğinin kabul edilmesi karşısında cezasında TCK'nın 265/2. maddesi uyarınca arttırım yapılmayarak eksik ceza tayini karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış, bu hükmün en lehe biçimde uygulanması durumunda sonuç cezanın hükmün açıklanmasının geri bırakılması sınırları dışında olduğu anlaşılmakla; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 04/03/2008 gün ve 2008/6-47, 2008/43 sayılı Kararında vurgulandığı gibi yanılgılı uygulama nedeniyle bir kez daha atıfet sağlanamayacağı nazara alınarak tebliğnamedeki CMK'nın 231. maddesinin uygulanmasına ilişkin bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.Sanık V.. A..'ın resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu kabul etmeyerek, B.A.. isminde bir ağabeyinin olduğunu belirtmesi, UYAP sisteminden alınan aile nüfus kaydına göre bu isimde 1972 doğumlu bir kardeşinin bulunması ve 23/03/2007 tarihli haciz tutanağında icra kefili olan B. A..’ın doğum yılının 1972 olarak yazıldığının anlaşılması karşısında; bu husus araştırılarak, B.A..'ın çekinme hakkı hatırlatılıp tanık olarak dinlenmesi, 23/03/2007 tarihli haciz tutanağında isimleri yazılı kişilerin bu hususta tanık olarak beyanlarının alınması, gerektiği takdirde teşhis yaptırılmasından sonra sonucuna göre bu sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,Sanık M.. A..’ın, aşamalardaki savunmalarında olay yerinde bulunmadığını belirtmesi ve olay tutanağında olaya karıştığı belirtilen Mehmet isimli kişi olduğuna ilişkin tek delilin, 28/01/2009 tarihli savcı görüşme tutanağında belirtildiği üzere kardeşi V.. A..’ın karakolda bulunduğu sırada görevli polis memurlarına verdiği bilgiden ibaret olması karşısında; olayın mağduru ile 28/01/2009 tarihli haciz tutanağı ve aynı tarihli polis memurlarının tanzim etmiş olduğu olay tutanağında isimleri yazılı kişilere teşhis işlemi yaptırılarak Mehmet isimli kişinin sanık olup olmadığının tespitinden sonra sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,Kabule göre de;Adli sicil kaydına göre mükerrir olduğu anlaşılan sanık V.. A.. hakkında TCK'nın 58/6-7. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,Kanuna aykırı, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 11/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.