Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12411 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10856 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 5 - 2012/289065MAHKEMESİ : Balıkesir Çocuk MahkemesiTARİHİ : 11/10/2012NUMARASI : 2010/269 Esas, 2012/345 KararSuç : Görevi yaptırmamak için direnme, trafik güvenliğini tehlikeye sokmaMahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:14/04/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanunun 26. maddesiyle 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 2. madde uyarınca hapis cezasından çevrilenler hariç sonuç olarak 3.000 (dahil) liraya kadar para cezalarına karşı temyiz yoluna başvurulamayacağının düzenlenmesi, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 21/06/2005 gün ve 61/82 sayılı Kararında vurgulandığı üzere, hükmün temyiz edilebilir olup olmadığını belirleme bakımından hüküm tarihindeki yasal düzenlemenin dikkate alınması gerekmesi karşısında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan verilen hapis cezasından çevrilme adli para cezasının kesin nitelikte olmadığı anlaşılmakla, tebliğnamede yer alan temyiz isteminin reddine dair düşünceye iştirak edilmemiş, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;Suça sürüklenen çocuğun 05/01/2011 tarihinde 18 yaşını doldurduğu gözetilmeden 03/02/2011 tarihli duruşmanın kapalı olarak yapılması suretiyle CMK'nın 182/1. maddesine aykırı davranılması,TCK'nın 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin 1. fıkrasında yedi bend halinde sayılan hususlar, aynı Kanunun 3/1 maddesindeki "suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur." şeklindeki yasal düzenlemeler, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar hep birlikte ve isabetli bir şekilde değerlendirilip, suç kastındaki yoğunluk, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zararın ağırlığı gözetilerek ilgili kanun maddesindeki cezanın alt ve üst sınırları arasında takdir hakkının kullanılması gerekirken "..suçu işleyiş şekli, suç yeri ve zamanı, suç konusunun değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin boyutu, kasta dayalı kusurunun seviyesi ... suçu işleyiş şekli, suç işlemekteki amacı suçkonusunun önem ve değerinin azlığı, kastına dayanan kusurunun azlığı, suç yeri ve zamanı..." şeklinde yasal ve yeterli olmayan, kendi içerisinde çelişkili soyut gerekçelere başvurularak trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda alt sınırın 6 katı, direnme suçunda ise alt sınırın 2 katı olacak şekilde temel cezalar belirlenerek çelişkiye yol açılması ve orantılılık ilkesine aykırı davranılması,5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 35 ve bu Kanunun uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 20/1-7. maddeleri uyarınca suç tarihinde 15-18 yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuk yönünden sosyal inceleme raporu alınması, buna gerek görülmemesi halinde ise gerekçesinin kararda gösterilmesi gerektiği hususlarına riayet edilmemesi, Görevi yaptırmamak için direnme suçundan hüküm kurulurken suça sürüklenen çocuğun aşamalarda değişmeyen "...polislerin kendisine yumruk sallaması üzerine aracı durduramadan araçtan indiği, polislerin kendisini araçtan indirirken biber gazı sıktıkları, o sinir ile polise vurmuş olabileceği..." şeklindeki savunması, bu hususu doğrulayan tanıklar A. E.. ve D. D..'in kolluk ifadeleri üzerinde durularak bu kişilerin mahkemece dinlenmesinden sonra olayın başlangıcı ve gelişimi irdelenip hakkında TCK’nın 29. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin karar yerinde tartışılmaması,Suça sürüklenen çocuğun suç tarihi itibariyle adli sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların bu aşamada hukuki sonuç doğurmayacağı ve yasal engel teşkil etmeyeceği gözetilerek, duruşma tutanaklarına yansımış olumsuz bir hali bulunmadığı da nazara alındığında; kişilik özellikleri ve duruşmadaki tutum ve davranışları irdelenerek yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda ulaşılacak kanaate göre, hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine karar verilmesi gerekirken, CMK'nın 231/6. maddesindeki objektif ve subjektif koşullar değerlendirilmeksizin, hangi somut veri ve olgulara dayanıldığı gösterilmeden "...çocuğun geçmişi, daha önce kasıtlı suçtan mahkum olmuş olması, yargılama sürecindeki davranış biçimi, bir daha suç işlemeyeceğine dair kanaat vermemiş olması..." şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle anılan hükmün uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,Suça sürüklenen çocuğun adli sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların ele alınması yönünden CMK'nın 231/11. maddesi gereğince mahkemelerine ihbarda bulunulmaması,Kanuna aykırı, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 09/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.