Tebliğname No : 5 - 2013/294774MAHKEMESİ : İzmir 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 27/12/2012NUMARASI : 2012/375 Esas, 2012/497 KararSuç : İcbar suretiyle irtikapİlk derece mahkemesince bozma üzerine verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;Tayin olunan ceza miktarına göre sanık S.. U.. müdafiin duruşmalı inceleme isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 318. maddesi uyarınca REDDİYLE incelemenin duruşmasız yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,Ancak;Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30/03/2010 tarih ve 2009/5-167-2010/70 sayılı Kararında da açıklandığı üzere; icbar suretiyle irtikap suçunda mağdurun iradesini baskı altında tutmaya elverişli olmak koşuluyla, doğrudan doğruya veya dolaylı biçimde yapılan her türlü zorlayıcı hareketin icbar kavramına dahil olduğu, manevi cebirin, belli bir şiddete ulaşması, ciddi olması, mağdurun baskının etkisinden kolaylıkla kurtulma olanağının bulunmamasının gerektiği, katılanların aşamalardaki beyanları ve olayın oluş şekline göre somut olayda, öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere yasanın öngördüğü anlamda icbar boyutuna varan bir davranışın bulunmadığı, bu itibarla irtikap suçunun yasal unsurunun oluşmadığı anlaşılmakla, sanıklar yönünden dava konusu eylemlerin suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'nın 212/1. maddesinde düzenlenen basit rüşvet suçuna iştirak kapsamında kaldığı, 5237 sayılı TCK'nın rüşvet suçuna ilişkin 252. maddesinin 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 87. maddesi ile değişiklik yapılıncaya kadar yürürlükte kalan ilk halinde basit/nitelikli rüşvet ayrımına yer verilmemesi nedeniyle sanıkların eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 257/3-1. maddesindeki suça iştirak niteliğinde olduğu, 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 105/5-b maddesi ile TCK'nın 257/3. maddesi yürürlükten kaldırılmış ise de; bu tarih itibariyle sanıkların eylemlerinin, 6352 sayılı Kanunun 86. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 252/1. maddesinde düzenlenen suça dönüştüğü ve bu düzenlemenin de sanıklar aleyhine sonuç doğurduğu gözetilip, lehe kanun karşılaştırmasının, zamanaşımı hükümleri de nazara alınmak suretiyle bu maddelere göre yapılması gerekirken yanılgılı nitelendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,Kabule göre de;Lehe kabul edilen 5237 sayılı TCK'nın 40/2. maddesi uyarınca, özgü suç niteliğindeki irtikap suçunda ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişilerin fail olabilmesi ve bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişilerin azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulmasının mümkün olması karşısında, somut olayda tadilat ruhsatının düzenlenmesiyle görevli olan belediye personelinin, haklarındaki mahkumiyet hükümlerinin açıklanması geri bırakılan diğer sanıklar Kerem Doğan, İpek Çelik ve Ozan Özden olduğu, sanıklardan Ö.. E..'in kamu görevlisi olmadığı, diğer sanık S.. U..'un ise belediye meclis üyesi olmakla birlikte belirtilen işin yapılmasında herhangi bir görevinin bulunmadığı anlaşıldığından, sanıkların hukuki durumlarının anılan maddeye göre belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Kanuna aykırı, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.