Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12059 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9053 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 4 - 2011/213207MAHKEMESİ : Karaman 1. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 13/05/2010NUMARASI : 2007/532 Esas, 2010/322 KararSuç : Görevi kötüye kullanmaMahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:Sanıklar O.. B.. ve İ.. A.. hakkında kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde,Sanıklara isnat olunan görevi kötüye kullanma suçunun 765 sayılı TCK'nın 240/1. maddesinde öngörülen cezasının üst sınırı itibariyle aynı Kanunun 102/4 ve 104/2. maddelerinde belirtilen yedi yıl altı aylık asli ve ilave zamanaşımına tabi olduğu, sanıkların eylemleri itibariyle son suç tarihi olan 18/03/2005 günü ile inceleme tarihi arasında bu sürenin soruşturma izni alınmasıyla ilgili durma süreleri de eklendiğinde gerçekleştiği anlaşıldığından, hükümlerin 5237 sayılı TCK'nın 7/2. maddesi ile 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilmek suretiyle CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasanın 322/1 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca sanıklar hakkında açılan davaların zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı DÜŞMESİNE,Sanıklar H.. T.., H.. G.., H.. A.., M.. Ç.. ve A.. Ö.. hakkında kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise,Olay tarihlerinde Taşkale Belediyesinde görevli olan sanıkların görevli oldukları belediye sınırları dahilinde bir kısım inşaatlara verilen ruhsatlarla ilgili denetim görevlerini yapmayarak ve ruhsatsız yapılan inşaatlarla ilgili gerekli cezai işlemleri uygulamayarak görevlerini kötüye kullandıkları iddia edilen olayda; Anayasanın 141/3, CMK'nın 34/1 ve 230/1. maddeleri gereğince hakimlerin ve mahkemelerin her türlü kararının gerekçeli olarak yazılmasının zorunlu olduğu, CMK'nın 230. maddesine göre de gerekçede delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi, ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi gibi hususların bulunması gerektiği halde hangi eylemin hangi suçu ne şekilde oluşturduğu denetime imkan verecek şekilde gerekçeleriyle gösterilmeden yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,Kabule göre de;TCK'nın 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin 1. fıkrasında yedi bend halinde sayılan hususlar, aynı Kanunun 3/1. maddesindeki "suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur." şeklindeki yasal düzenlemeler, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar hep birlikte ve isabetli bir şekilde değerlendirilip, ilgili kanun maddesindeki cezanın alt ve üst sınırları arasında takdir hakkının kullanılması gerekirken TCK'nın 43. maddesi gerekçesi olabilecek "... sanıkların işledikleri suç sayısınca kasıtları" şeklinde kanunda bulunmayan ibarelere de yer verilmek suretiyle soyut ve dosya kapsamına uygun olmayan yasal ve yetersiz gerekçelerle temel cezaların alt sınırdan epeyce uzaklaşılarak belirlenmesi,Belediye başkanı olan sanık H.. G..'in, A.. S.. ve N.. B..'ın imar mevzuatına aykırı olarak yaptığı inşaatla ilgili olarak belediye görevlileri olan sanıklar H.. T.. ve M.. Ç..'nun 30/07/2004-14/11/2005 tarihleri arasında yapmaları gereken kontrol görevini yapıp yapmadıklarını denetlemeyerek, yine Necla , Fadimana ve Abdulgaffar imar mevzuatına aykırı olarak yaptığı inşaatla ilgili olarak da 25/11/2005 tarihine kadar gerekli idari para cezalarını uygulamayarak görevini ihmal ettiği, sanık H.. A..'ün ise Necla ve Abdulgaffar imar mevzuatına aykırı olarak yaptığı inşaatla ilgili olarak 25/11/2005 tarihine kadar gerekli idari para cezalarını uygulamayarak görevini ihmal ettiği eylemlerin bir suç işleme kararının icrası kapsamında hukuki anlamda tek fiille işlendiği, TCK'nın 257/2, 43/2. maddeleri kapsamında zincirleme suç olarak kabulü gerektiği nazara alınmadan ve suç kastının nasıl yenilendiği, eylemlerin neden bağımsız suç kabul edildiği denetime imkan verecek şekilde gerekçeleriyle gösterilmeden eylem sayısınca mahkumiyet hükümleri kurulması,Dosya kapsamına göre 25/11/2005 ve öncesi olan suç tarihinin gerekçeli karar başlığında 29/11/2005 olarak gösterilmesi suretiyle CMK'nın 232/2-c maddesine muhalefet edilmesi,Suçu TCK'nın 53/1-a maddesindeki yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanıklar hakkında aynı Kanunun 53/5. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Hükümden sonra 19/12/2010 tarihinde yürürlüğe giren 6086 sayılı Yasanın 1. maddesi ile TCK'nın 257/1-2. madde-fıkralarında yer alan “kazanç” sözcüğünün “menfaat” olarak değiştirilmesi, bu fıkralarda öngörülen cezaların alt ve üst sınırlarının indirilmesi karşısında, TCK'nın 7/2. madde-fıkrasındaki "suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" hükmü gözetilerek sanıkların hukuki durumlarının yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ve sanık H.. G.. müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 02/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.