Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10623 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10176 - Esas Yıl 2014





Tebliğname No : 5 - 2013/248237MAHKEMESİ : Zonguldak 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 12/04/2013NUMARASI : 2013/2 Esas, 2013/106 KararSuç : Zimmet, yetkili olmadığı halde bir iş için yarar sağlamaMahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:M.. Y.. hakkında zimmet suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;TCK'nın 247/1, 249, 43, 248. maddelerinin bu sıra dahilinde uygulanması gerektiği gözetilmeyerek aynı Kanunun 61. maddesine aykırı davranılması sonuca etkili görülmediğinden bozma nedeni sayılmamış, bozmaya uyularak, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.Ancak;TCK'nın 53/5. maddesine göre infazdan sonra başlamak üzere sadece kötüye kullanılmış olan aynı maddenin 1-a fıkrasındaki hak ve yetkiyi kullanmasının yasaklanması yerine 53/1. maddesinde yer alan bütün hak ve yetkileri kullanmasının yasaklanmasına hükmedilmesi,Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu cihetin yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesinin verdiği yetki uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasında yer alan “TCK 53/5 maddeye göre cezanın infazından sonra işlemek üzere sanığın TCK 53/1 maddesindeki hak ve yetkileri takdiren 2 yıl kullanmasının yasaklanmasına” ibaresinin "TCK'nın 53/1-a maddesindeki yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işleyen sanığın aynı Kanunun 53/5. maddesi gereğince cezanın infazından sonra işlemek üzere taktiren 2 yıl süre ile 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kullanmaktan yasaklanmasına” şeklinde değiştirilmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,E.. D.. hakkında zimmet suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;Bozmaya uyularak, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,Ancak;TCK'nın 61. maddesinde öngörülen sıralamaya uygun şekilde aynı Kanunun 247/l-2, 249, 43, 248. maddelerinin bu sıra dahilinde uygulanması suretiyle sonuç olarak 1 yıl 16 ay 3 gün yerine yazılı şekilde 2 yıl 4 ay 3 gün hapis cezasına hükmolunması ve TCK'nın 53/5. maddesi hapis cezasına mahkumiyetin kanuni neticesi değil, mahkemenin takdir yetkisine giren ve CMK'nın 223/6. maddesine göre hükümde gösterilmesi gereken güvenlik tedbiri olup, lehe hatalı uygulanması halinde kazanılmış hak oluşturması nedeniyle, ilk hükümdeki gibi suç sırasındaki göreviyle sınırlı tutularak, cezanın infazından sonra işlemek üzere sadece 2 yıl süreyle “memuriyetten yasaklanmasına” karar verilmesi gerektiği gözetilmeden sanık E.. D.. aleyhine 53/5. maddesi gereğince yazılı şekilde TCK 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kullanmasının yasaklanmasına hükmedilmesi,Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu cihetin yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesinin verdiği yetki uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasında zimmet suçuna ilişkin ceza tayinine dair ibarelerin çıkarılarak yerine "Sanık E.. D..'ın O.. M.. aleyhine zimmet suçunu işlediği anlaşılmakla, sanığın suçu işleyiş şekli nazara alınarak TCK 247/1. maddesi gereğince takdiren 5 yıl süre ile hapis cezası ile cezalandırılmasına, Sanığın bu suçu zimmetin açığa çıkmaması için hileli davranışlar ile işlediği anlaşıldığından cezasının TCK 247/2 maddeye göre yarı oranında artırılarak 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, Sanığın zimmetine geçirdiği paranın değerinin az olması nedeni ile cezasının TCK 249. maddeye göre günün ekonomik koşulları, Yargıtay uygulamalarına göre takdiren 1/2 oranında indirilerek 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, Sanığın suçu zincirleme olarak işlemiş olması nedeni ile verilen cezanın TCK 43/1 maddeye göre 1/4 oranında artırılarak 3 yıl 20 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, Sanığın soruşturmaya başlandıktan sonra zimmete geçirdiği miktarı ödediği anlaşıldığından verilen cezanın 248/2 maddeye göre 1/2 oranında indirilerek 1 yıl 16 ay 3 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına” ve “TCK 53/5 maddeye göre cezanın infazından sonra işlemek üzere sanığın TCK 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri takdiren 2 yıl kullanmasının yasaklanmasına” ibaresinin de “CMUK 326/son maddeye göre kazanılmış hakkı nedeni ile sanığın TCK 53/5 maddesine göre cezanın infazından sonra sanığın takdiren 2 yıl süre ile memuriyetten yasaklanmasına” şeklinde değiştirilmek suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,M.. Y.. hakkında yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde ise;Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 24/01/1983 tarih ve 8-486/6 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, "yerinde görülmeyen sair itirazların reddine" tabirinin hükmün bir bölümünün onandığı anlamına gelmediği hususu göz önüne alınarak yeniden yapılan değerlendirmede;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,Ancak;Yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama suçunun hükümden sonra 05/07/2012 gün ve 28344 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasanın 89. maddesi ile 5237 sayılı TCK'nın 255. maddesinin "nüfuz ticareti" başlığı altında yeniden düzenlenerek suç unsurlarında değişiklik yapılarak kamu görevlisi olmayan gerçek kişilerin de suçun faili haline getirilmesi, failin kamu görevlisi olmasının suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hali olarak düzenlenmesi, Kadastro Mahkemelerinde görülen davaların hızlandırılması ve mağdurların lehlerine sonuçlandırılması için nüfuz sahibi olmadığı anlaşılan sanığın eylemlerinin dolandırıcılık suçlarını oluşturacağı gözetilip, değişiklikten önceki yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama ile dolandırıcılık suçuna ilişkin düzenlemeler esas alınarak lehe yasa karşılaştırmasının yapılması suretiyle M.. Y..'in hukuki durumunun buna göre tayin ve takdiri gerektiği halde, yanılgılı değerlendirme ile 6352 sayılı Yasayla yapılan değişiklikten önceki ve sonraki TCK'nın 255. maddeleri esas alınıp karşılaştırma yapılarak yazılı şekilde hükümler kurulması,Kabule göre de;CMK'nın 223/6. maddesine göre hükümde gösterilmesi gereken güvenlik tedbiri olup, lehe hatalı uygulanması halinde kazanılmış hak oluşturması nedeniyle, bozmaya konu ilk hükümdeki gibi suç sırasındaki göreviyle sınırlı tutularak, cezanın infazından sonra işlemek üzere sadece “memuriyetten yasaklanmasına” karar verilmesi gerektiği gözetilmeden sanık aleyhine TCK.nın 53/5. maddesi gereğince 53/1. maddesinde yer alan bütün hak ve yetkileri kullanmasının yasaklanmasına hükmedilmesi, Yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama eylemlerinin bir suç işleme kararı cümlesinden olmak üzere değişik tarihlerde işlenmesi karşısında zincirleme tek suçtan hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden ve eylemlerin neden bağımsız birer suç olarak kabul edildiği, suç kastının nasıl yenilendiği karar yerinde denetime imkan verecek şekilde gerekçeleriyle gösterilip tartışılmadan karar verilmesi,Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.