Tebliğname No : 5 - 2013/19509MAHKEMESİ : Bandırma Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 16/03/2012NUMARASI : 2011/16 Esas, 2012/76 KararSuç : ZimmetMahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;Suç duyurusunda bulunulmasına ilişkin ara kararın temyizi olanaklı bulunmadığından sanıklar Ö.. G.., V.. G.., N.. Ç.., İ.. A.. ve A.. K.. müdafiinin bu konudaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 317. maddesi gereğince REDDİNE, tebliğnamede adı geçen sanık H.. A.. yönünden bir temyiz talebi bulunmadığı da gözetilerek incelemenin sanıklar İ.. K.., K.. Ö.. ve T.. G.. müdafiilerinin sanıklar hakkında kurulan mahkumiyet, Ö.. G.., V.. G.., N.. Ç.., İ.. A.. ve A.. K.. müdafinin ise bu sanıklar hakkında zimmet suçundan verilen beraet hükümleriyle ilgili vekalet ücretine yönelen temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:Sanıklar Ö.. G.., V.. G.., N.. Ç.., İ.. A.. ve A.. K.. hakkında zimmet suçundan verilen beraet hükümlerinin temyiz incelemesinde;Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/5. maddesinde yer alan "Beraet eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanıklar yararına Hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilir." biçimindeki düzenleme ile Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/10/1978-2/324-350 sayılı Kararında belirtilen "Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi, vekalet ücretinin tayininde esas ilke olarak sanıkların adedi ya da sanığın birden çok suç işlemiş olmasını değil, usulünce açılan ve avukat tarafından takip edilen davaların adedini esas almış ve taraflara yükletilecek avukatlık parasının her davaiçin ayrı ayrı tayinini öngörmüş olması karşısında; ayrı ayrı dava açılmadıkça ücreti vekaletin de ayrı ayrı tayin ve takdiri mümkün bulunmadığı" şeklindeki yerleşik uygulama nazara alındığında kendilerini aynı vekille temsil ettiren ve beraetlerine karar verilen sanıklar yararına tek vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraet hükümleri usul ve kanuna uygun olduğundan sanıklar müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,Sanık K.. Ö.. hakkında zimmet suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün temyiz incelemesinde;Sarıköy Belediye Başkanlığında Hesap İşleri Müdürü olarak görev yapan sanığın belediyeye ait otobüslerin bilet satış bedeli 96.750 TL, belediyeye ait 10000256850 nolu elektrik sayacından yararlanan çeltik işletmeleri sahiplerinden tahsil ettiği 11.381 TL ve belediye çalışanı Hakan Kütük'e verilen avansların iadesinden kaynaklanan 6.475,05 TL'yi mal edinmesi şeklinde ve zimmetin açığa çıkmasını önlemeye yönelik hileli davranışlarla gerçekleştirdiği anlaşılan eylemlerinin daire dışı araştırmalar ve çeltik işletmeleri sahipleri, beraet eden kişiler ile Hakan Kütük'ün beyanları sonrasında tam olarak ortaya çıkarılabilmesi karşısında mahkemece zincirleme nitelikli zimmet olarak kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek tebliğnamede yer alan bozma düşüncesine iştirak edilmemiş, TCK'nın 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin 1. fıkrasında yedi bent halinde sayılan hususlarla aynı Kanunun 3. maddesinin 1. fıkrasındaki "suç işleyen kişi hakkında fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur" şeklindeki yasal düzenlemeler ile dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, olayın oluş şekli, meydana gelen zararın ağırlığı, sanığın suçu sürdürmedeki ısrarlı tutumu göz önüne alınarak temel cezanın hak ve nesafete uygun bir şekilde alt sınırdan uzaklaşılarak tayini ve suçun aynı Kanunun 53/1-a maddesindeki hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle işlendiği kabul edilmesine rağmen 53/5. madde gereğince cezasının infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi ise karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Delillerle iddia ve savunma duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan yerinde görülmeyen sanık müdafiinin temyiz itirazlarının reddiyle eleştirilen hususlar dışında usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Sanıklar T.. G.. ve İ.. K.. hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz incelemesinde ise; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,Ancak;Sanık T.. G..'in, hakkındaki hüküm onanarak kesinleşen K.. Ö.. ile birlikte belediyeye ait otobüs bilet bedeli olan 96.750 TL'nin hesaplara intikal ettirilmemesi eyleminden sorumlu olduğu şeklindeki kontrolör ve bilirkişi kurulu raporları karşısında eylemin bilet satışlarını yapan Ö.. G.., V.. G.., N.. Ç.., İ.. A.. ve A.. K..'nın beyanları ve kurum içi ayrıntılı araştırma sonucu ortaya çıkarılabilmesi, kabaca yapılacak bir incelemede ortaya çıkmasının mümkün olmaması karşısında K.. Ö..'in zincirleme nitelikli zimmet suçuna iştirak mahiyetinde olduğu ve TCK'nın 37/1. maddesi gözetilerek cezalandırılması gerektiği gözetilmeden para tahsil yetkisi bulunmadığı şeklindeki oluşa uygun düşmeyen gerekçeler ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan cezalandırılması, Sanık İ.. K..'un 20/04/2010 tarihinde hangi görevi yürüttüğü, veznedar olup olmadığı, bu şekilde yazılı veya sözlü olarak görevlendirilip görevlendirilmediği, fiilen bu görevi yürütüp yürütmediği, para tahsil yetkisi bulunup bulunmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmeden; ayrıca veznedar olduğu gerekçeli kararın 7. sayfasında belirtilmesine ve bu durumda para tahsil yetkisinin zorunlu olarak kabul edilmesi gerekmesine rağmen bu kez para tahsil yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle güveni kötüye kullanma suçundan cezalandırılması suretiyle çelişki oluşturulması, Kabule göre de; Sanık T.. G..'in yüklenen suçu bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik tarihlerde birden fazla kez işlediği anlaşılmasına rağmen hakkında TCK'nın 43/1. maddesinin uygulanmaması, Sanık İ.. K..'un 1.500 TL'den, sanık T.. G..'in ise 96.750 TL'den sorumlu olduğu kabul edilmesine rağmen hukuksal konumları, yol açtıkları zararın ağırlığı farklı olan her iki sanık hakkında aynı cezalara hükmolunması suretiyle TCK'nın 3/1 ve 61/1. maddelerine aykırı davranılması,Kanuna aykırı, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 30/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.