Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9933 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 2851 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :.... Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK.nun 1007.maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava, tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK.nun 1007.maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir......isimli şahsın açtığı tapu kaydının düzeltilmesi davası nedeniyle...1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/379- 2010/303 sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonucunda, taşınmazın 16,03 m2'lik bölümünün tapusunun iptali ile 3802 ada, 9 parsele dahil edilmek suretiyle tapuya tesciline karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek 23.09.2010 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. 4721 sayılı TMK.nun sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007.maddesi ''Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.'' hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu sicil müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında, kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu devletin sorumluluğu için önem taşımamakta, sadece, Devletin memuruna rücuu halinde iç ilişkide etkili olmaktadır. Bu nedenle, somut olayda 4721 sayılı Yasanın 1007.maddesi uyarınca Tapu Sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan sorumluluk şartlarının oluştuğu anlaşıldığından, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak1) Dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi olan 30.7.2010 gününde belediye imar planı içinde olup olmadığı, değilse belediye veya mücavir alan sınırları dahilinde bulunup bulunmadığı, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı ve etrafının meskun olup olmadığı hususları ilgili Belediye Başkanlığından sorularak, niteliği belirlenip, bu konuda taraflara delillerini ibraz etmek üzere süre verildikten sonra, mahallinde yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde yapılacak keşif sonucunda, taşınmaz arsa vasfında ise emsal karşılaştırması yapılarak, arazi vasfında ise gelir metodu esas alınarak dava tarihindeki değerinin tespiti için alınacak bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulması gerekirken, soyut ifadelerle piyasa rayiçlerine göre değer biçen rapora göre eksik inceleme sonucu karar verilmesi, 2) Dava konusu taşınmazın tapusunun kısmen iptal edilmesi nedeniyle taşınmazın arta kalan bölümünde yapılaşmaya izin verilip verilmeyeceği, yeni yüzölçümüne göre inşaat alanında kısıtlama olup olmayacağı araştırılıp, sonucuna ve belirlenecek orana göre değer kaybı verilmesi gerekirken, yapılabilecek muhtemel yapı bedeli hesabına göre mahrum kalınan kar bedeline hükmedilmesi, 3) Tapu iptali ve tescil davasında hesaplanan yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı Hazineden tahsiline karar vermekle yetinilmesi gerektiği düşünülmeden, yazılı gerekçelerle fazla bedele karar verilmesi,Doğru görülmemiştir.Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.