Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9122 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 23549 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Manavgat 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 27/06/2013NUMARASI : 2012/634-2013/472Taraflar arasındaki tapu kaydının hatalı oluşması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK.'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davalı Manavgat Belediye Başkanlığı hakkındaki davanın husumetten reddine, davalı Hazine vekili hakkındaki davanın ise kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalılardan Hazine vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava, tapu kaydının hatalı oluşması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK.'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece; davalı Manavgat Belediye Başkanlığı hakkındaki davanın husumetten reddine, davalı Hazine vekili hakkındaki davanın ise kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; dava konusu taşınmazın 08.09.1973 tarihinde tapulama çalışmaları sonucu tapuya tescil edildiği, tapu maliklerin talebi üzerine Manavgat Belediye Başkanlığı’nın 11.07.1990 tarih ve 663 sayılı kararı gereğince 3194 sayılı İmar Kanununun 15.maddesine göre taşınmazın 10374 m2???lik bölümü yol ve yeşil saha olarak kamuya terkin edildikten sonra kalan kısımlar ifraz olunarak yeni parseller oluşturulduğu, bunlardan dava konusu 1307 ada, 6 parsel sayılı taşınmaza davacının satın almak suretiyle malik olduğu, davacı imar çapı almak isteyince taşınmazın 193,60 m2’lik bölümünün 1966 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında oluşturulan ve 13.08.1966 tarihinde tapuya tescil edilen Çeltikçi Köyü 900 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığı, dava konusu taşınmaza ait oluşan mükerrer tapu kaydının Kadastro Kanununun 22 ve Medeni Kanununun 1026 maddeleri gereğince 24.06.2010’da terkin edileceği hususunun davacıya bildirildiği, davacının 1 aylık süre içerisinde daha önce yapılan 900 parsele ilişkin kadastro çalışmalarının geçersizliği ve 900 parselin tapusunun iptaline ilişkin dava açıldığı, Manavgat 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/314-1561 sayılı kararı ile davanın reddine hükmedildiği, bu kararın da Yargıtay 1. Hukuk Dairesince onanarak 15.10.2012’de kesinleştiği anlaşılmıştırTapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak, birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK.'nun 1007. maddesi anlamında Devlet sorumludur. Hal böyle olunca, devletin kusursuz sorumluluğundan kaynaklanan bir zararın oluştuğu ve kadastro işleminden kaynaklanan bu sorumluluğun da TMK.'nın 1007. maddesi kapsamında tazmini gerektiği muhakkak olup, davalı Manavgat Belediye Başkanlığı hakkındaki davanın husumetten reddine, davalı Hazine hakkında açılan davanın ise kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;Dava konusu taşınmazın 193,60-m2'lik bölümünün Kadastro Kanununun 22. ve Medeni Kanununun 1026. maddeleri gereğince tapudan terkin edilip edilmediği araştırıldıktan sonra, terkin edilmiş ise; Taşınmaz mal arsa niteliğinde olup, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur. Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihi olan dava tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekirken, bilirkişi raporunda bu yönteme uyulmadan değer biçilmiştir. Bu nedenle, taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgeden, benzer yüzölçümlü ve yakın tarihli satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile keşif yapılarak rapor alınması ve değerlendirme tarihi olan 2008 yılında dava konusu taşınmaz ile bilirkişi kurulunca emsal kabul edilecek taşınmazların, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek, sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği düşünülmeden, taşınmaza genel deyimlerle ve piyasa rayicinden söz ederek değer biçen geçersiz bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesi, Doğru görülmemiştir.Davalılardan Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 01.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.