Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6752 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 3838 - Esas Yıl 2016





Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı idare vekili ile davalı yönünden verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı idare vekili ile davalı yönünden temyiz edilmiştir.Bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de, alınan rapor hüküm kurumaya elverişli değildir. Şöyle ki; 1)Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda incelenen emsal taşınmazlarla dava konusu taşınmazın kıyaslanması sonucu ayrı ayrı bulunan metrekare fiyatlarının ortalaması alınarak değer biçilmesi doğru olmadığı gibi, dava konusu taşınmaz ile hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut emsal olarak kabul edilen taşınmazların Arsa Metrekare Rayiç Bedeli, Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerlerinin karşılaştırılmasında; emsal taşınmazlar ile dava konusu taşınmaz aynı değerde olduğu halde dava konusu taşınmazın 6601 parsel numaralı emsalden değersiz, 6603 parsel numaralı emsalden ise daha değerli olduğu kabul edilerek vergi değerlerine ters düşecek şekilde yeterli, inandırıcı ve somut gerekçelere de dayandırılmadan bilimsel olmayan yöntem ile değer biçilmesi doğru değildir. -/- Bu durumda taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, dava konusu taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazların ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,2-Kamulaştırmadan arta kalan alanın imar planındaki durumu ile kamulaştırma sonrası kullanmaya elverişli olup olmayacağı veya imar durumunda kısıtlama olup olmayacağı, olacaksa ne oranda olacağı hususları ilgili Belediyeden sorulmadan, dava konusu taşınmazın tamamının bedeline hükmedilmesi,Doğru görülmemiştir.Davacı idare vekili ile davalının temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz edenlerden peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının irad kaydedilmesine, 23/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.