MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davacıya ait taşınmazın tapu kaydının iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK'nun 1007. maddesi gereğince tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Mahkemenin görevsizliğine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava, davacıya ait taşınmazın tapu kaydının iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK'nun 1007. maddesi gereğince tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece; hatalı tespitin kadastro çalışmaları sırasında oluştuğu, idarenin eylem ve işleminden doğan zararın çözüm yerinin idari yargı yeri olduğu gerekçesiyle, yargı yolu bakımından dava dilekçesinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; davacı şirketin dava konusu taşınmazı satın almak suretiyle 17.12.1990 tarihinde iktisap ettiği, daha sonra ... Genel Müdürlüğü’nce taşınmazın orman sınırları içerisinde kaldığından bahisle tapu iptali ve tescil davası açıldığı, .... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/462 – 2007/272 sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonucunda, taşınmaz orman sınırları içerisinde kaldığından davacı üzerindeki tapusunun iptali ile Hazine adına tesciline karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden de geçerek 28.06.2011'de kesinleştiği anlaşılmıştır. Tapu Sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından, TMK.'nun 1007. maddesi ile tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiştir. Bu sorumluluk asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan, zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir. Sicil tutma işleminden ya da bir işlemin yerine getirilmemiş olmasından kaynaklanan uyuşmazlıklarda Borçlar Yasası’nın haksız eylemden doğan sorumluluğa ilişkin kurallarının uygulanacağı da kuşkusuzdur. Tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini izleyen işlemler olup tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda oluşan hatalardan da Devlet, TMK.'nun 1007. maddesi gereğince kusursuz olarak sorumludur. Kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve mal varlığına ilişkin (ayni) hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki yanlış kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir. Dayanaksız ya da hukuki duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamda düşünülmüştür. Bu durumda; Devletin kadastro işlemlerinden doğan sorumluluğunun, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında kaldığı düşünüldüğünde, bu tür davalara adli yargıda bakılması gerektiği gözetilerek, işin esasına girilip hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçelerle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi,Doğru görülmemiştir.Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U....nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.