Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5356 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 30615 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Adıyaman 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 11/02/2013NUMARASI : 2011/221-2013/96Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı karşılığının tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili, birleştirilen dava ise kamulaştırma sebebiyle uğranılan zararın tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Dava ve birleştirilen davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı karşılığının tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili, birleştirilen dava ise kamulaştırma sebebiyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.Mahkemece asıl ve birleştilen davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Asıl dava yönünden ise; bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır. Alınan raporlar hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki; 1) Dosyada bulunan belediye başkanlığı yazısı, bilirkişi raporları ve keşif tutanağı dikkate alındığında, dava konusu taşınmazın belediye sınırları içerisinde yer aldığı, etrafının meskun mahal olduğu ve belediye hizmetlerinden faydalandığı anlaşılmıştır. Bu niteliğine göre taşınmaz arsa vasfındadır.Mahkemece, taşınmaza arazi niteliği ile değer biçen 09.04.2012 tarihli bilirkişi kurulu raporu esas alınarak hüküm kurulduğu gibi, daha önce yapılan kamulaştırmada belirlenen m2 değerlerini emsal kabul ederek arsa niteliği ile taşınmaza değer biçen 29.06.2011 tarihli bilirkişi kurulu raporu da hüküm kurmaya elverişli değildir.Bu durumda; taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, dava konusu taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi doğru olmadığı gibi,2)2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine 6459 sayılı Yasanın 6. maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, dava dört ay içerisinde sonuçlandırılamadığından, Anayasa Mahkemesi’nin 19.12.2013 tarih ve 2013/817 başvuru numaralı 1. Bölüm kararı da göz önüne alınarak, acele el koyma kararından sonra davalı adına bankaya bloke edilen miktarın tespit edilen kamulaştırma bedelinden mahsubundan sonra kalan fark bedele 30.07.2011 tarihinden, karar tarihine kadar geçen süre için yasal faiz yürütülmesi gerektiğinden, Mahkeme kararının açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazları doğrultusunda BOZULMASINA, temyiz edenler taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 27.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.