Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5211 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21132 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Milas 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 07/05/2013NUMARASI : 2012/387-2013/186Taraflar arasındaki tapu sicilinin yanlış tutulmasından dolayı uğranılan zararın 4721 sayılı TMK nun 1007. maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Dava, tapu sicilinin yanlış tutulmasından dolayı uğranılan zararın 4721 sayılı TMK nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.Mahkemece davalı Orman idaresi yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle diğer davalı H.. H.. yönünden ise davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Yapılan incelemede; Davaya konu 11.800 metrekarelik Selimiye Beldesi .. parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının kadastro çalışmaları sırasında zilyedi Mehmet Kılcı adına yapılan tespitin 1961 yılında keşinleşmesi suretiyle oluştuğu, davacının 10.03.2003 tarihinde malikin mirascılarından satın aldığı anlaşılmıştır.Orman Genel Müdürlüğünün Milas Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/756 esas ve 2007/1059 karar sayılı ve 14.10.2008 kesinleşme tarihli dosyası ile dava konusu taşınmaz hakkında açtığı tapu iptali ve tescil davası neticesinde taşınmazın 10.370 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptaline ve orman vasfı ile H.. H.. adına tesciline karar verildiği ve anılan mahkeme kararının dava konusu taşınmazın beyanlar hanesine serh edildiği anlaşılmıştır. 4721 sayılı TMK'nun 1007. maddesinde "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder" hükmü yer almakta olup, burada Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluktur. Kusursuz sorumluluk tapu siciline bağlı çıkarların ve aynî hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalması temeline dayanır. Çünkü; sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden Devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararı da ödemekle yükümlüdür. Kusurun varlığı ya da yokluğu Devletin sorumluluğu için önem taşımayıp, sadece Devletin memuruna rücuu sırasındaki iç ilişkide önemlidir. Açıklanan nedenlerle; TMK'nun 1007. maddesinde de düzenlenen objektif (kusursuz) sorumluluk halinin 818 sayılı Borçlar Kanununun 41 ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğu ile ilgisi bulunmadığından, aynı Kanunun 60. maddesindeki zamanaşımı; kurallarının uygulanma imkanı bulunmadığı gibi, TMK'nun 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için de, ayrıca zamanaşımı süresi belirlenmemiştir. Bu itibarla 818 sayılı Borçlar Kanununun 125/6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 146. maddesindeki 10 yıllık genel zamanaşımı süresi uygulanmalıdır. Tapu Sicilinin yanlış tutulması nedeniyle oluşan zararlardan H.. H.. sorumlu olup, Orman idaresi yönünden davanın Husumet yokluluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; Orman Genel Müdürlüğünün dava konusu taşınmaz hakkında açtığı tapu iptali ve tescil davası neticesinde taşınmazın 10.370 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararı 14.10.2008 tarihinde kesinleşmiş olup, dava tarihi itibarıyla 10 yıllık zaman aşımı süresi dolmamıştır. Bu nedenle davalı H.. H.. yönünden işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi yerine yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi,Doğru görülmemiştir.Davacının temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının H.. H..ye irad kaydedilmesine, 27.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.