MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden dava konusu taşınmazın 1164 sayılı Arsa Ofisi Kanununda belirtilen amaçların gerçekleştirilmesi için 01.02.1985 tarihinde Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünce kamulaştırılmasına karar verildiği, davacılar ve bir kısım davacı murislerine kamulaştırma işlemlerinin tebliğe çıkarıldığı, çekişmesiz bedelin ödenmediği, .... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/56-339 sayılı kararlı ile Kamulaştırma Kanununun 17.maddesi uyarınca davacıların kök murisi ....'ın 560/2240 payının davalı idare adına tesciline karar verildiği, dava konusu taşınmaza davalı idarece fiilen de el atıldığı anlaşılmıştır. Kamulaştırma Kanununun 25.maddesine göre, kamulaştırma mal sahibi için usulüne uygun olarak yapılan tebligatla başlar. Kendisine usulüne uygun kamulaştırma tebligatı yapılmamış kişi açısından kamulaştırma işlemi başlamayacağından, bu kişilere ait taşınmaz yönünden Kamulaştırma Kanununun 17.maddesine istinaden daha önce tescil kararı verilmişse de dava açılmasına engel teşkil etmez. 13.03.2015 gün 29294 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesi'nin 13.11.2014 gün 2013/95-2014/176 sayılı kararının 14.09.2015 günü yürürlüğe girmesi ile, 6487 sayılı Yasanın 22.maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa eklenen geçici 7.maddesinin iptal edildiği anlaşıldığından, bu maddenin uygulanması da mümkün değildir. Bu durumda, bir kısım davacılar murisi Selime Baykal'a kamulaştırma işlemi usulüne uygun olarak (bizzat kendine 06.10.1986) şerhi ile tebliğ edildiği anlaşıldığından, adı geçen muris ya da mirasçıları tarafından da süresinde dava açılmadığından davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle reddine karar verilmesi sonuç itibariyle doğrudur. Ancak; a) Bir kısım davacılar murisi ....'in dosyada mevcut veraset ilamına göre 1978 yılında öldüğü ve ölü kişi adına yapılan tebligatın ve davacı ....'e çıkartılan tebligatın 07.10.1986 tarihinde ( ....'e) şerhi ile tebliğ edildiği ve bu tebligatında geçersiz olduğu anlaşılmakla muris .... mirasçıları ve davacı .... yönünden işin esasına girilerek davanın kabulü yerine yazılı gerekçelerle reddine karar verilmesi, b) Davacılar ... ve ... adlarına çıkartılan tebligatların (Birlikte Sakin kardeşi Fatma Durmazgider'e) 07.10.1986 tarihinde tebliğ edildiği ve bu tebligatların usulüne uygun olmadığı ileri sürüldüğünden sözkonusu tebligatların Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğünde yazılı usullere uygun olup olmadığı araştırılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu davacılar yönünden de eksik inceleme ile yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi,Doğru görülmemiştir.Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U....nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 24/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.