Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4526 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 29445 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davalı idare adına şufa şerhine dayalı olarak tescili gerçekleşen taşınmazın tapu kaydının iptaline, bu mümkün olmadığı takdirde satış tarihi itibariyle gerçek değerinin tespiti ve davalı idareden tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı idare ile ihbar olunan vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Dava, davalı idare adına şufa şerhine dayalı olarak tescili gerçekleşen taşınmazın tapu kaydının iptaline, bu mümkün olmadığı takdirde satış tarihi itibariyle gerçek değerinin tespiti ve davalı idareden tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece, taşınmazın 3.kişiye satılmış olduğu ve 3.kişinin iyiniyetli olması ve onun hakkında açılmış bir dava da bulunmaması nedeniyle tazminat talebinin kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı idare ile ihbar olunan vekillerince temyiz edilmiştir.Davada taraf olmayan ve aleyhine hüküm kurulmayan ihbar olunanın temyiz hakkı bulunmadığından temyiz dilekçesinin reddine karar verildikten sonra işin esasının incelenmesinde;Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre, dava konusu taşınmaz üzerine 1164 sayılı Arsa Ofisi Kanununun 10.maddesine göre 28.05.2002 tarihinde şuf'a hakkı şerhinin konulduğu, taşınmazın önceki maliki ile miras taksimi sırasında sorun yaşanmaması açısından 21.08.2002 tarihinde önceki malik ... tarafından davacı ...'a satış yapıldığı, Tapu Müdürlüğü tarafından bu satışın Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü'ne bildirilmesi üzerine Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü'nce şuf'a hakkı kullanılarak taşınmazın Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü adına tescil edilmiş olduğu, sonrada ihbar olunan ...'ne satıldığı anlaşılmıştır.Davacı, her ne kadar önceki malik ile arasında yapılan satışın miras taksimi sırasında sorun yaşanması nedeniyle yapıldığını ve gerçek değerin çok altında bir satış bedeli gösterilerek satışın muvazaalı olduğunu iddia etmiş ise de, davacı yapılan satış akdinin tarafı olduğundan, o akitteki bedelin muvazaalı olduğu, gösterilen bedelin gerçek satış bedeli olmadığı yolundaki savunması dinlenemez. Yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre aktin tarafı olan davacının kendi muvazaasından yararlanması mümkün değildir. Muvazaalı olduğu iddia edilen işlemin iptali sağlanmadığından, bu aşamada taşınmazı satın alan üçüncü kişinin TMK.'nin 1023. maddesi anlamında iyiniyetli olup olmadığı da tartışılamayacağı gibi, 1164 sayılı Arsa Ofisi Kanununun 10.maddesi uyarınca ve usulüne uygun bir şekilde, davalı idarenin yasal şufa hakkının kullandığı anlaşıldığından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi,Doğru görülmemiştir.Davalı idare ile ihbar olunan vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davalı idare ile ihbar olunandan peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 12.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.